Avrupa'nın öncülük ettiği ve ardından ABD'nin de Panama Kanalı ve yer altı zenginliklerine dayalı projelerle dahil olduğu 'kolonyal', yani sömürgecilik dönemini, 16. Yy ile 19. Yy arasında 'askeri güç'e dayalı dönem ve 19. Yy'dan 21. Yüzyıl'a kadar ise 'teknolojik güç'e dayalı sömürgecilik dönemi olarak ikiye ayırmak gerekiyor. 21. Yüzyıl'ın başından itibaren, gelişmekte olan ekonomilerin bilişim teknolojilerini, nüfus gücünü ve yüzlerce yıldır sürdürdükleri üretim becerilerini etkili şekilde kullanarak, küresel ekonomi ve ticarette inisiyatifi ele almaları, 'neokolonyal çağ'ı bitme noktasına getirdi. 2. Dünya Savaşı'ndan en güçlü ekonomi olarak çıkan ABD'nin oluşturduğu küresel ekonomi- politik yapı, gelişmekte olan ekonomilerin dünya ekonomisi ve siyasetinde ağırlığını artırmaları ve küresel ekonomi-politik düzene yönelik değişim talepleriyle, ağır baskı altında.
Öyle ki, ABD'nin 1. Körfez Operasyonu'na kimseden yeterli tepki gelmemişken, 2. Körfez Savaşı'ndan bu yana ABD hem kendi vatandaşlarından, hem de dünyadan gelen ağır tepkilerle ağır bir meşruiyet kaybı yaşadı.