Uluslararası derecelendirme kuruluşlarının değerlendirme
kriteri, bir ülkenin ekonomik ve mali sorumluluklarını yerine
getirebilme kapasitesidir. Türkiye, Osmanlı'dan Cumhuriyet'e,
ekonomik ve mali sorumluluklarını yerine getirebilme kapasitesi
açısından dünyada örnek gösterilecek ülkedir. 1994 ve 2001
krizlerinde, Türkiye Ekonomisi kendi tarihi açısından iki kez ağır
kırılma yaşamasına rağmen, ne moratoryum, yani borçlarımızı
ödeyemeyeceğimizi ilan ettik; ne de borçlarımızı yeniden
yapılandırma çağrısında bulunduk. 2001 Krizi'nden çıkarılan önemli
derslerle, kamu maliyesinde, bankacılık sektöründe önemli
reformlara imza attık; bankacılık sektöründe 'sıfır' açık pozisyon
riski ve mali disiplin başlıklarında önemli mesafe kat ettik.
Uluslararası derecelendirme kuruluşları, buna rağmen, 'küresel faiz
kıskacı'nın önemli sac ayaklarından birisi olarak, Türkiye'yi
defalarca moratoryum ilan etmiş, borçlarını yeniden yapılandırma
çağrısı yapmış Latin Amerika ülkeleriyle bir tuttular ve uzunca bir
dönem Türkiye'ye yatırım yapılabilir ülke notu vermediler. Ta ki,
2012 sonbahar ve 2013 ilkbaharına kadar. Türk Hazinesi'nin
Cumhuriyet tarihinin en düşük faiz oranıyla borçlanmasından 15 gün
sonra, Gezi Parkı olaylarıyla, Türkiye'nin gündemini başka bir
alana çekme; siyasi alanda Türkiye'de bir belirsizlik tırmanıyormuş
algısını oluşturmaya yönelik operasyon başlatıldı. Türkiye'nin
ekonomik ve mali sorumluluklarını yerine getirme kapasitesindeki
başarılı yükselişi 'siyasi algı' manipülasyonu ile vurmaya
kalktılar.
Türkiye'nin bütçe disiplinine, kamu borç stokunun milli gelire
oranının dünyanın en düşük oranlarından birisi olmasına, sağlam
bankacılık sektörü yapısına diyecek bir şeyleri olmadığı için,
uluslararası derecelendirme kuruluşları, siyasi istikrar
cephesinden operasyona girişerek, 'Merkez Bankası'nın
bağımsızlığı', siyasi istikrar riski' derken, Rahip Brunson
üzerinden 'Türkiye- ABD ilişkilerinde ağır gerginliğe' kadar
getirdiler. Hazine ve Maliye Bakanı Albayrak'ın 'yeni ekonomik
yapı' paketi, üç aşamada, Türkiye'nin ekonomik ve mali
sorumluluklarını yerine getirme kapasitesini sürdürülebilir kılmaya
ve perçinlemeye yönelik pek çok adımı ve düzenlemeyi çok net ortaya
koymasına rağmen, son bir haftada döviz kurlarındaki dalgalanmayı
bertaraf edecek seri ve akılcı tedbirler hayata geçirilmesine
rağmen, Yunanistan gibi fiilen iflas etmiş ekonomilerden Türkiye'yi
daha düşük not seviyesine getirdiler.
Türkiye'nin ekonomik ve mali sorumluluklarını yerine getirme
başarısı önümüzdeki dönemde de aynı kararlılıkla sürerken,
indirdikleri derecelendirme notlarının sebep olacağı hukuki ve mali
sorumluluğun bedelini elbette bu derecelendirme kuruluşları bir gün
öderler. Hepinize huzurlu bir bayram dileğiyle, bayram sonrası
yazılarımızı sürdüreceğiz.