Türkiye, rezervlerindeki 500 tona yakın altın ile dünyada en
yüksek altın rezervine sahip 11. ülke konumunda. İnsanoğlunun altın
ile para olarak beraberliği M.Ö. 2000'li yıllara kadar uzanıyor.
Anadolu medeniyetlerinin dünya ekonomisine kazandırdığı altın para,
bu topraklardan çıkmış bir ödeme aracı olarak, modern dünya
toplumlarında da halen önde gelen tasarruf aracı ve Türkiye bunun
en iyi örneklerinden birisi. Dünya Altın Konseyi'nin raporuna göre,
son 10 yıl içinde, yıllık ortalama 181 tonluk altın arzı ile,
Türkiye altın arzında dünyada 4. büyük pazar konumunda ve yine,
dünya ölçeğinde, altın talep eden tüketicilerin yüzde 6'sını
oluşturan Türkiye'deki hane halkının 3500 tonluk bir altın
rezervini "yastık altı"nda tuttuğu tahmin ediliyor.
Makro ekonomik temellerini, son 15 yılda yoğun şekilde hayata
geçirilen ekonomik reformlarla, önceki dönemlerle mukayese
edilmeyecek ölçüde güçlendirmiş olan Türkiye Ekonomisi'nde, yastık
altında 3500 ton civarında tahmin edilen altın tasarrufunun,
ekonomiye, finans sistemine ve Merkez Bankamızın rezervlerine
kazandırılması, açık ve net, bugünlerde yine tartışmak durumunda
kaldığımız döviz kurlarındaki dalgalanmayı tarihsel bazda
unutmamızı, bir daha hiç görmememizi sağlayacak bir ekonomik
değer.
Borsa İstanbul'daki konuşmasında, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Altın
Borsası'nın, altın bankacılığının gelişmesi yönündeki isabetli
değerlendirmeleri, bu temel gerçeğe dayanıyor. Bankalarımız şu ana
kadar 40 tonu yastık altı olmak üzere, 250 ton altını ekonomiye
kazandırabilmişler. Demek ki, bu büyük potansiyeli ekonomimize
kazandırmak adına, tüm ekonomi kurumlarımıza büyük görev
düşüyor.