Kurban bayramından önceki hafta, Türk ve dünya ekonomisiyle
ilgili gelişmeleri değerlendirmek üzere Ege'deydik.
İş dünyası ve esnafla yaptığımız sohbetlerde, ele alınan konulardan
birisi de Türkiye'nin 'yüksek gelir grubu' turisti, kısa bir tabir
kullanılacak ise, 'zengin' turisti nasıl çekebileceğimiz konusuydu.
Türkiye, kongre, golf, yat, mavi tur gibi alanlarda yüksek gelir
grubu turisti çekebilecek olağan üstü bir potansiyele sahip.
7 bin yıllık uygarlık geçmişi, arkeoloji, tarih, doğa ve ekoloji
zenginliğiyle paha biçilmez bir ülke.
Gel gör ki, yat ve mavi tur turizmi için hayli yüksek gelir grubu
turisti çekmek ve yüksek standarda hizmet vermek adına, bilhassa
yerel yönetimler bazında en ufak bir derli toplu, organize çabası,
hazırlığı, organizasyonu yok. Gökova, Datça Yarımadası ve Marmaris
bölgelerinde, yatların ve guletlerin kıyıya ağaçlara zarar vermeden
bağlanmaları için bir tek çalışma yok. Mavi tur yolcularının rahat
binip, inmeleri için özel mavi tur limanları, sintine, çöp, erzak
ve su merkezleri yok. Muğla Büyükşehir Belediyesi'nin bunla ilgili
bir derdi de yok.
Bodrum Belediyesi de CHP'li, Muğla Büyükşehir de. Bu nedenle, aynı
siyasi çizgiye sahip iki belediyeden yerel olanının bu konularda,
elindeki sınırlı imkanlarla daha somut çözümler üretirken,
büyükşehir belediyesinin iki kuruş gelir için, yüksek gelir
grubundaki turistleri kaçıracak uygulamalara, iptidai görüntülere
göz yumması çok üzücü. Bugünlerde, benzer bir gelişme de
İstanbul'da, Şişli Belediyesi'nde yaşanıyor.
Şişli Belediyesi uzunca bir dönemdir sosyal demokrat partilerin
belediye başkanlığı kazandığı, aynı siyasi görüşten belediye
başkanlarının uzun süredir görev yaptığı bir yerel yönetim.
Temmuz ayı sonunda, Şişli Belediyesi 'yayalara yürüme özgürlüğü'
adı altında başlatılan uygulamayla, belki de Nişantaşı ve civarını,
yüksek gelir grubundaki turistler için adeta bir 'Paris' havasına
büründüren, kafelerin ve restoranların dışarıya da masa koyma
uygulamasına ciddi bir kısıtlama getirildi. Bilhassa Nişantaşı'nın
ve farklı mahallelerinin yaya trafiği yoğunluğunun hayli düşük
olduğu ve neredeyse 15 yıldır var olan bu uygulamadan bir
rahatsızlık duyulmadığı bir ortamda, bu konuda radikal bir
kısıtlama, yüksek gelir grubundaki turisti Nişantaşı'ndan
soğutacaktır.
İstanbul, sahip olduğu olağanüstü meziyetleri, imkanları ve
farklılıklarıyla, aynı anda bir Paris, bir New York, bir Dubai, bir
Amsterdam olabilecek bir şehir.
Sadece Avrupa, Körfez ve Orta Doğu değil, Latin Amerika ve Asya'dan
da turist çeken bir şehir. Tüm uluslararası restoran, kafe, turizm,
eğlence, dinlenme, turizm internet sitelerine ve mobil uygulamalara
girdiğinizde, Nişantaşı son 15 yıldaki kazandığı özelliklerle
listede bir numara. 'Ben yaptım, oldu' mantığıyla, 'zengin' turisti
kaçıracak hatalara imza atmayalım. Kişi başı 1000 doların üzerinde
harcayan turist ile, 50 değil, 70 milyar dolara imza
atabiliriz.