2011’de Oyak Renault’nun Bursa’daki tesislerinde elektrikli Fluence ZE modeli üretilmeye başlandı. Türk otomotiv piyasası kadar Fransız şirketi de heyecanlandıran bu üretim başladığında yeni bir sayfa açılacağı hedefl enmişti. Bakanlıklar, sivil toplum kuruluşları, belediyeler, valilikler hep bir ağızdan “Biz de bu araçtan şu kadar sipariş vereceğiz” dedi. Araç Fransız olsa da Türkiye’de, Türk ortakla birlikte Türk işçileri tarafından üretilmişti. Elektrikli olmasıyla farkındalık yaratılacaktı. İlk araç banttan indi.
O dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, elektrikli Fluence ZE’nin direksiyonuna geçti, bir tane de aldı. Ankara ve Kadıköy belediyeleri, Konya Valiliği 3’er 5’er sipariş etti. Yılda binlerce araç alan Bakanlıklardan özellikle Çevre ve Enerji’den pek ses çıkmadı. Birer ikişer geldi siparişler... 2 yılda 270’e yakın satış gerçekleşti. Pazar bulamadı, üretim durdu... Yerli otomobil için 5 babayiğit açıklandığında da geldi bu siparişler...
Anadolu Aslanları İşadamları Derneği Genel Başkanı Hasan Ali Cesur, ilk üretilecek yerli otomobillerin 5 bin adedine talip olduklarını açıkladı...
Yerli araç konusu açılınca aklıma ilk gelen Elektrikli Fluence ZE oldu. Projenin başındaki isimlerden İbrahim Aybar’ı aradım telefonla... Uzun ve dolu dolu bir konuşma oldu. Renault Mais'te Genel Müdürlük ve Yönetim Kurulu Başkanlığı görevinden geçtiğimiz aylarda emekliye ayrılan İbrahim Aybar, “İsterseniz bu konuda bir metin yazmıştım. Size ileteyim” dedi...
Yerli otomobil konusunda bir rehber olacağına inandığım bu metni sizlerle paylaşıyorum:
"Hatırlarsınız, 2011’de Sayın Cumhurbaşkanımız bu konuda ilk kez TÜSİAD toplantısında babayiğitleri göreve çağırdıktan sonraki günlerde basın temsilcisi arkadaşlara şunu söylemiştim: ‘Türkiye bu işi başaracak güçte ve kabiliyette girişimcilere ve potansiyele sahiptir. Hatta bu otomobilin elektrik motorlu olarak yapılması mümkün olursa büyük bir pazar potansiyeli de bulur. Ülkemizdeki Türk işçi ve mühendislerimiz dünyanın en kaliteli otomobillerini yapabilmektedir. Ülkemizdeki fabrikalar, markaların dünyadaki en verimli, en kaliteli üretim yapan fabrikalarıdır. Yeter ki rekabetçi fiyatta ekonomik üretim yapabilecek satış adetleri sağlanabilsin..’