Değerli okuyucular saldırgan davranan çocuk, ruhsal sorunları nedeniyle çevresiyle uyumlu ilişkiler kuramayan çocuktur. Aşırı geçimsizdir, ilişkileri gergin ve sürtüşmelidir. Kavgacıdır, durmadan kuralları çiğner, büyüklere devamlı karşı gelmeye eğilimlidir. Öfkesini yenemez, her olaydan kendini haklı çıkarmak ister. Davranışından utansa bile tekrarlamaktan kendini alıkoyamaz. Çocuklardaki her yaramazlık, kavgalar, saldırganlık olarak tanımlanamaz. Burada söz konusu olan tutum ve davranışta süreklilik gösteren saldırganlıktır. Saldırgan davranan çocuk, dürtülerini dizginlemeyi öğrenme olanağı bulamamış çocuktur. Ana-baba tutumu çok sert ve hoşgörüsüz olduğu için, biriken öfkesini ev dışında da açığa vurur. Ya da evdeki anne-babanın çocuğa davranışları tutarsızdır, çocuk neyin doğru, neyin yanlış olduğunu öğrenmekte güçlük çeker. Bu nedenle kuralları benimseyemez. Gevşek disiplinle yetişmiş, her istediği yapılan bir çocuk da saldırgan olabilir. Kendine sınır konmadığı için, kurallara uymak yerine, herkesin kendine uymasını bekler. Çocuğun saldırgan olmasına en çok dayağın bir eğitim aracı olarak çok sık kullanıldığı ailelerde rastlıyoruz. Yani çocuk, saldırgan davranışın doğru olduğunu ailesinden görerek öğreniyor. Annesi tarafından her yaramazlığında dayak atılan çocuk, bu hıncını, güçsüzlüğünü ya kardeşine vurarak ya da yaşıtlarına zarar vererek telâfi ediyor. Kimi zaman fiziksel nedenler de saldırganlığa yol açıyor. Örneğin, beyin örselenmesine yol açan beyin zarı yanılgısı, doğumdaki beyin örselenmeleri de çocuğu saldırgan yapabiliyor..
Ailesi tarafından sürekli sen yapamazsın mesajı alan bir çocuk kendini yetersiz ve değersiz olarak algılar ve bir süre sonra bu mesajları içselleştirir, karşılaştığı durumlarda “Ben yapamam”, “Başaramam” otomatik düşüncesi oluşur. Bu algı sonrasında çocuk, bir sonraki davranışını olumsuz yönde şekillendirmeye başlar. Yani yetersizlik hissinden dolayı girişimcilik davranışı ketlenir. Bu noktadan sonra çocuk bununla baş etmek için kendini korumaya alır başa çıkma davranışları (saldırganlık, öfke patlamaları) geliştirmeye başlar.
Saldırganlık tedavisinde önemli bir payı olan “Oyun terapisinde “çocuk seçer, kuralsızdır, yıkar tekrar oluşturur, kendini dener sınırlarını belirler, yani kendi dünyasını kendi oluşturur. Çocuk bu şekilde aslında gerçekte olmasını beklediği şeyleri yapılandırır. Çocuğun oyun odasında terapistin kendini koşulsuz kabul ettiğini görüp, duygu ve davranışlarını istediği gibi göstermesine karşılık engellenme olmadan orda var olduğunu algılaması terapistle karşılıklı güven ilişkisini de yapılandırmasıyla beraber terapi süreci sağlıklı şekilde ilerler. Bu noktadan sonra da, dış dünyadan farklı olarak bu odada kendini istediği gibi deneyimleyen çocuk, gerçek hayatında başa çıkmakta zorlandığı, kendini yetersiz, değersiz hissettiği becerilerinde de kendini deneyimlemeye başlar. Oyun terapi odasında başlayan özgüven ve olumlu deneyimlemeler bir süre sonra çocuğun bu yaşantılarını gerçek hayatında uygulaması için zemin teşkil eder. Tabi ki bu süreçte bu aşamalara destek olması amacıyla aile bilgilendirme görüşmeleri ve işbirliği çalışmaları da oyun terapisiyle birlikte sistemli şekilde ilerler.
Saldırgan davranışa sahip çocukların anne babalarına önerilerim; bir kere çocuğun çevresindeki yetişkinler, öncelikle birer saldırganlık örneği olmamalıdır. Saldırgan davranışa dayak gibi maddi cezalar ile karşılık verilmemeli. Atılan her dayak, çocukta düşmanlık hislerinin gelişmesine yol açar. Çocuklar öfkeli, gergin iken onlarla tartışılmamalı. Çocukta saldırgan davranışlar yoğun şekilde görüldüğünde, bu enerjisini boşaltmak amacıyla ona çekiçle bir şeyler kırma, oyun hamuru verme, yumruklarını sallayacağı, öfkesini boşaltabileceği çeşitli oyun araçları ile oynama fırsatı verilmeli. Çocuğun saldırgan davranışları, kesinlikle görmezlikten gelinmemeli. Anne-baba olarak çocuğa tutarlı davranılmalı. Bu tür çocuklar için spor, yüzme, tekvando, tiyatro gibi grup etkinlikleri çok yararlıdır. Unutulmaması gereken en önemli nokta; saldırgan davranışları olan çocuklar, temelinde kendini güvensiz, değersiz hisseden ve bu yüzden böyle davranan çocuklardır. Bu çocukların daha çok tutarlı sürekli sevgi ve ilgiye ihtiyacı vardır.
Mutlu, kendini saldırgan davranışta bulunmadan ifade edebilen çocuklar yetiştirmeniz duasıyla Allah’a emanet olunuz.
PSİKOTERAPİST KIVANÇ TIĞLI BULUT