Danışmanlık merkezine başvuran Leyla hanım 29 yaşında ve anne babasıyla yaşıyor. Danışan iki kardeşin en büyüğü. 2 sene önce evde yalnız başına televizyon izlerken, deprem sarsıntısı olduğu sırada aniden ortaya çıkan kalp çarpıntısı, titreme, bunaltı hissi, göğüste ağrı, aklını kaybedecek gibi olma, ölüm korkusu şikâyetleri nedeniyle yakınları tarafından acil servise götürülmüş. Acil serviste gerekli tetkikler yapıldıktan sonra, sakinleştirici iğne yapılıp evine gönderilmiş ve bir psikiyatri doktoruna yönlendirilmiş. İkinci gün annesi ile psikiyatri birimine başvuran danışanın daha önce herhangi bir psikiyatrik hastalığı olmadığı, 5 sene önce çok sevdiği eşini trafik kazası sonucu kaybettiği ve o tarihten bu yana anne ve babası ile yaşadığı, çok istediği halde uygun bir iş bulup çalışamadığı öğrenildi. Babası ise, danışanın eşinin ölümüne, arabayı kendi kullandığı için, tanık olduğunu, bu olay sonrası son 1 yıldır en ufak bir olaya aşırı tepkiler verdiğini, çok sinirli, gergin olduğunu, uyku sorunları yaşadığını, eşinin ölümünden kendisini sorumlu tuttuğunu, tekrarlayan araba kazası rüyalarından sonra uykusundan sıçrayarak uyandığını, mutsuz olduğunu belirtti. Deprem sırasındaki yaşadıklarını “Kıyamet koptu sandım, o an Kelime-i Şehadet getirmeye başladım, ayaklarım titremeye başladı, şu sıralar geceleri uyumakta zorlanıyorum, en küçük bir seste irkiliyorum. Ya tekrar deprem olursa diye panik oluyorum….” şeklinde anlatmıştı.
Orta düzeyde başarılı bir öğrencilik geçiren danışan aynı yıl üniversite sınavına girmiş, ancak kazanamamış. Daha sonraki yıl dershaneye devam edip sınavlara girdiği halde başarılı olamamış. Bir süre bilgisayar ve muhasebe kursuna devam etmiş. Leyla hanım, panik atak rahatsızlığı öncesi, dışa dönük, konuşkan, neşeli, girişken bir insanmış. Bu vakada görüldüğü üzere, aslında panik atağın esas kaynağı, eşinin ölümüyle ilgili Leyla hanımın travmatik yaşantısıydı. Sonra yaşadığı deprem travması onun panik atak geçirmesine sebep olmuş, terapiye başvurmasına neden olmuştu.
Değerli okuyucular, panik bozukluğu hastaları, genelde dahiliye ve kardiyoloji kliniklerine sıklıkla başvururlar. İlk panik atak sonrası hastaneye taşınan hasta, daha sonrası için gergin ve kaygılıdır. Aynı şekilde yeni bir atak geleceği kaygısı içinde sıkıntı içindedir. Bu kaygılı bekleyişe “beklenti anksiyetesi” denir. (Kalyoncu, 2011 )
Beklenti anksiyetesi sonucu gelişen huzursuzluk, kaygı ve yeni bir panik korkusu, hastada yeni bir panik atak geçirme riski ortaya çıkarmaktadır. (Tükel, 2012) Bu yoğun kaygılar şöyledir; yeni bir panik atak geleceği kaygısı olan endişeli bekleyiş, yoğun olumsuz düşünceler.
Yine panik atak geçireceğim yine savunmasız kalacağım.