Değerli okuyucularım psikosomatik hastalıkları, yaşantımızdaki ve iç dünyamızdaki duygusal ve düşünsel çatışmaların bedensel belirtiler, fiziksel şikâyetler olarak kendini göstermesi olarak tanımlayabiliriz. Psikosomatik hastalıkların ortaya çıkışını tetikleyen en yaygın faktörler, kayıp ve ayrılıktır. Çaresizlik, güvensizlik ve umutsuzluk duyguları ve bunlara eşlik eden öfke, kin, üzüntü, hayal kırıklığı, korku ve kaygı gibi bastırılmış, çözümlenememiş ve ifade bulamamış duygular somatizasyona neden olan unsurlardır.
Kelimelere dökemediğimiz, ifade edemediğimiz sıkıntılar, korkular, acılar bazen bedenimizde bir ağrı, bir uyuşma, bir kist, bir hastalık olarak dışavurum bulur.
Stres de pek çok hastalığa davetiye çıkarır. Stresin yol açtığı rahatsızlıkların başında, genelde kalp atışının ve kan basıncının yükselmesi, kas kasılmalarının artması, sindirim sistemi problemleri sayılmaktadır. Organizma stresle başa çıkamadığında, strese karşı yenilmiş olur. Bu da psikosomatik hastalıklara yol açar. Stresin yol açtığı hastalıklar; alerji, ülser, vertigo yüksek tansiyon, kalp-damar hastalıkları, nefrit, şeker hastalığı, kanser, sedef gibi deri hastalıklarıdır.
Baş dönmesi, objektif bir hareket hissidir ve bireyin kendisi veya çevresine ilişkin hareket illüzyonu veya halüsinasyonu olarak tanımlanmaktadır. Vestibüler bozukluk, vücut postürünün sağlanmasındaki yetersizlik ya da uygun hareket etme yetersizliği olarak belirtilmektedir.
Bulanık görme, bulantı ve huzursuzluk gibi sık görülen semptomların yanı sıra, vertigolu bireylerin aynı zamanda boyun ağrısı, kas gerginliği, yorgunluk, kaygı ve psikolojik duygu durum bozukluğu gibi ikincil yakınmaları da bulunmaktadır. Yapılan araştırmalar, kanıtlanmış denge bozuklukları ile artmış kaygı düzeyleri arasında ilişki olduğunu göstermektedir. Baş dönmesi olan bireylerde görülen bu tür kaygı ve duygusal problemlerle sıklıkla karşılaşılmaktadır.