Türk milleti, tarihin en önemli kırılma dönemlerinden birine
denk gelen 2018 yılını da acısıyla tatlısıyla geride bıraktı.
Görünen o ki 2019 yılı çok daha kritik olayların gerçekleşeceği,
her anlamda çok daha dikkatli olunması gereken ve cesur adımların
atılması gereken bir yıl olacak. Zira 2018’de yarım kalan adımlar
ya 2019’da tamamlanacak ya da Türk milletinin hanesine “boşa geçen”
bir yıl olarak yazılmasının yanında “oyun kuruculuktan” uzaklaşılan
bir yıl olarak da geçecek.
Aslında ben 2018’i 1918 koşullarıyla 2019’u da 1919 koşullarıyla
benzeştiriyorum. Tıpkı 1918’deki gibi Anadolu’nun dört bir yanında
“bir şey yapmalı” diyen insanların sayısı 2018 boyunca çoğaldı. En
azından artık Suriye’nin kuzeyine, Ege ve Akdeniz’e dair toplumun
farkındalığı çok daha yüksek. Geniş toplum kesimleri Türkiye’nin
“coğrafyasından” bağımsız olarak değerlendirilemeyeceğini
görüyorlar. Daha önemlisi bizim de dahil olduğumuz Akdeniz
çanağının “emperyalizmin mücadele alanı” olduğunu da artık fark
ediyorlar. Doğal olarak Türkiye’nin karşı karşıya olduğu güçlerin
sadece birkaç komşu devlet ya da birkaç terör örgütü olmadığını
topyekûn küresel bazda “blokların çatıştığını” yani Türkiye’nin
bloklar arası kırılmaların etkilerine açık olduğunu hissediyorlar.
Zaten beni 2019’a dair umutlandıran da bu!
Elbette Türk milletinin yaşananları doğru şekilde
değerlendirmesinin ana sebeplerinden biri, Aydınlık Gazetesinin bir
“kutup yıldızı” gibi Türk toplumunun öncülüğüne soyunması. Ben de
bir Aydınlık okuru olarak tüm yıl boyunca ne zaman kafam karışsa
cevaplara Aydınlık sayfalarında ulaştım. Sadec...