Dünya canlı yayında Paris’te katılımcı sayısının on binleri
aştığı protestoları izlemeye devam ediyor. Adlarını Fransa’da
“bisiklet sürücülerinin” kullandığı sarı yeleklerden alıyorlar ve
sürekli artan “petrol” fiyatlarını protesto ediyorlar. Örgütlü
değiller yani herhangi bir siyasi partinin yönlendirmesiyle hareket
etmiyorlar ancak kamuoyu araştırmalarına göre de Fransızların yüzde
80’den fazlası protestocuları destekliyor.
Sadece bu verilerle analiz yaparsak olayların yaygınlığı ve şiddeti
ile olayların gerekçeleri arasında çok sıkı bir bağ olmadığını
düşünebiliriz. Yani herhangi biri şunu söyleyebilir: “İlk kez mi
zam yapılıyor orada?” Zaten meseleyi Fransa sınırları dışına
taşıyan şey de bu! Evet, ilk kez zam yapılmıyor ve evet,
protestolar da “sadece zamlara” yönelik değil!
Aslında yaşanan şeyler, dünyanın pek çok bölgesinde ortaya çıkan ve
hızla yayılan “örgütsüz ve politik hedefsiz” protestolardan sadece
biri. İnsanlar bir şekilde öfkeleniyorlar ve protestolar başlamış
oluyor. Ancak konsantre olmamız gereken yer “kamuoyu”. Yani 300 bin
kişi sokaklarda mücadele ederken Fransız halkının nerdeyse tamamı
da protestoları destekliyorsa demek ki ortada görünenden daha büyük
bir sorun var! O sorunun adı da “neo-liberal politikalar ve
yarattığı hayal kırıklığı!”
KÜRESEL RAHATSIZLIK
Gerçekten, özellikle gelişmiş Avrupa ülkeleri kaynıyor. Zira İkinci
Dünya Savaşı sonrasında hızla artan refahın aksine, soğuk savaşın
bitmesiyle beraber insanlar hızla fakirleşmeye, emekçiler haklarını
kaybetmeye ama daha önemlisi sıradan insanlar geleceğe dair
umutlarını yitirmeye başladılar. Bu yüzden nerede bir kıvılcım olsa
bir and...