Herhalde tüm toplumda, üzerinde en fazla mutabakat sağlanan konu
“eğitimin önemidir.” Hangi fikirden olursa olsun yurttaşların ortak
görüşü, iyi bir eğitimle her sorunun ortadan kaldırılabileceğine
dairdir. Ancak eğitimin kalitesi konusunda kastedilen şeyin sadece
binalar ya da lüks araçlar olmadığı da aşikardır. Her şeyden önce
eğitim sisteminin zamanın ve ülkenin koşullarına uygun olması,
mevcut durumu iyi analiz etmesi ve hepsinden öte “idealist
öğretmenlerin” varlığı kaçınılmazdır.
DÖRT BİR YANA OKULLAR
Aynı zamanda “Başöğretmen” olarak da bilinen Atatürk’ün ve onun
ardından gelen Cumhuriyet kadrolarının eğitime bakışı da tam olarak
böyledir. Atatürk ve arkadaşları, Anadolu’nun isimsiz çocuklarının
ancak doğru eğitim politikalarıyla kendi kabuklarını
kırabileceklerini ve isimlerini tarihe yazdırabileceklerini
düşünüyorlardı. Anadolu’nun dört bir yanında açılan okullar,
köylere kadar Cumhuriyet fikrinin idealist öğretmenler eliyle
götürülmesi, Köy Enstitüleri gibi çağ açan, milletin kaderini
değiştiren uygulamalar hep aynı inancın, “eğitimle her şeyin
değiştirilebileceğine” olan inancın ürünleriydi. Atatürk, dünyadaki
örnekleri de takip ediyordu elbette. Finlandiyalı birkaç idealist
eğitimcinin neler yapabileceğini gösteren “Beyaz Zambaklar
Ülkesinde” romanının tavsiye edilen eserler arasında yer alması ve
Anadolu’nun bir gelincik tarlasına dönüştürülmesi çalışmalarında
aynı idealist bakış açısının benimsenmesi de tesadüf değildir. Tam
aksine hissedilen inancın yansımalarıdır.
Elbette bu durum Atatürk ve mücadele arkadaşlarının deneyimlerini
de yansıtmaktadır. Osm...