ABD’nin Irak’ta ve Suriye’de PKK’yı ve ona bağlı grupları
örgütlediğini, eğittiğini, donattığını bilmeyen yok sanırım. An
itibariyle sürekli eğitimden geçen ve ağır silahlarla donatılmış 70
bin civarında PKK’lıdan bahsediliyor. Üstelik oluşturulan bu terör
ordusunun teknolojik olarak da yetkinleştirildiği
biliniyor.
Doğal olarak Türkiye başta olmak üzere tüm bölge ülkeleri yaşanan
sürecin yakın gelecekte büyük sorunlar yaratacağının farkında. Bu
rahatsızlıklar da ABD’ye her yoldan bildiriliyor ancak ABD’nin
"oyalama" dışında bir cevabı yok! En son Münbiç’te başladığı
bildirilen Türk ve ABD’li unsurların ortak devriye faaliyetleri de
oyalama sürecinin devam edeceğinin göstergesi. Çünkü hazirandan
beri çekildi, çekilecek denilen PKK/YPG unsurları hala Münbiç şehir
merkezinde bulunuyorlar ve devriye atılan alan kimsenin umurunda
bile değil!
İşin daha kötü tarafı Türk kamuoyunda Fırat’ın batısı ve Fırat’ın
doğusu diye iki farklı alanın ve önceliğin var olduğuna dair
inancın yerleştirilmiş olması. Sanki "Önce Fırat’ın batısı" PKK’dan
temizlenmeliymiş gibi bir algı yaratılıyor. Oysa PKK aynı PKK!
Fırat’ın batısındaki de terörist doğusundaki de terörist.
Peki neden böyle bir katı ayrım sürekli gündemde tutuluyor? Cevap
ABD’nin orta-uzun vadeli planlarıyla ilgili. ABD, Fırat’ın batısını
pazarlık malzemesi haline getirerek aslında Fırat’ın doğusunda
oluşturduğu terör ordusuna "zaman kazandırıyor." İstiyor ki herkes
Fırat’ın batısıyla ilgilensin ve bu esnada da terör ordusu iyice
palazlansın. Çünkü Suriye’de ve Irak’ta bölge ülkelerinin gücünü
kırmak...