Son yıllarda yaşanan gelişmeleri ve ABD'nin dünyayı ateşe atma
hevesini birlikte değerlendirdiğimizde ulaşacağımız tek sonuç
ortaya çıkıyor: "ABD küresel egemenliği yok olmasın diye dünyaya
savaş açıyor!" Özellikle SSCB'nin dağılmasından sonra kendisini
"yenilmez" güç olarak ilan eden ABD'nin aradan geçen zamanı iyi
değerlendiremediği bir gerçek. ABD, geniş toplum kesimlerinin
inanabileceği bir "büyük hikâye" yaratamadığı için sadece askeri
gücüne ve karşılıksız basıp dünyaya dağıttığı dolarına güvenmek
zorunda kalıyor. Bu da tüm dünyaya karşı "kabadayılık" yapan bir
"süper güç" görüntüsü dışında hiçbir şey üretmiyor.
'AMERİKAN RÜYASI'
Oysa soğuk savaş döneminde ABD'nin ana gücü silahları değil
dünyanın dört yanında destekçi toplamasını sağlayan ve kısaca
"özgür dünya" diye adlandırdıkları düşünceler bütünüydü. Polonya'da
da İran'da da birileri gerçekten "Amerikan rüyasına" inanıyorlardı.
Ancak SSCB yıkıldıktan sonra "özgür dünya" söyleminin de büyük bir
propaganda kampanyasının parçası olduğu anlaşılmış oldu. Zira ABD,
tek başına kalır kalmaz kendisini "hiçbir şeyle bağlı
hissetmediğini" ve canı ne isterse onu yapacağını binlerce olayda
ortaya koydu. İşte bu iklim içinde Irak'ı yerlebir ederken
"gerekçeye bile ihtiyaç duymadı." Milyonlarca insan öldü ve ABD
sadece "yanlış istihbarat almışız" diyerek konuyu kendince kapattı.
Aynı durum Pakistan'da da yaşandı. Terörle mücadele adı altında
yüzlerce silahlı drone saldırısı yapılan Pakistan'd...