Evet, söylendiğinde bazıları kızıyor ama Erdoğan 24 Haziran’da 15 Temmuz’un siyasi güçleriyle hesaplaşacak.
Muhalefete “FETÖ’cü” denildiğinde “o zaman seçimlere ne gerek var, yapmayıverin” diye haklı olarak itiraz edenler çıkıyor. Elbette, muhalefete toptan “FETÖ’cü” demek, hepsini “hain” olmakla suçlamak son derece yanlış.
Fakat 15 Temmuz’da darbeye kalkışan FETÖ ile darbeye zemin hazırlayan terör örgütü PKK’nın siyasi uzantılarının seçime girdiğini de herhalde kimse inkar edemez, değil mi? Ortada siyasi bir yarış olduğu muhakkak, 24 Haziran’da siyasi partiler yarışacak; ama bu siyasi partileri yöneten, yönlendiren, finanse eden, destekleyen arka plandaki güçleri niye gözardı edelim?
CHP’nin tümden değilse bile genel başkanı ve bazı arkadaşlarının FETÖ bağlantılı olduğu su götürmez bir gerçek. Kemal Bey, Pensilvanya’nın kaset darbesi sayesinde CHP’nin başına geldi. ABD’nin bu konudaki etkisi sonradan ortaya çıkan belge ve bilgilerle kanıtlandı. Şimdi CHP’ye
“FETÖ’nün siyasi uzantısı” denildiğinde kızıyor arkadaşlar ama en azından partinin başındaki en etkili isim, onun atadığı bazı yönetici ve milletvekilleri FETÖ’nün talimat ve emirleriyle hareket ediyor. Bu açık bir gerçek!
Kemal Kılıçdaroğlu, kimin adına, kimin aklıyla hareket ediyor? Abdullah Gül’ü hangi emriyle “ortak aday” kılmaya çalışıyordu? CHP tabanının isteği ve talebi doğrultusunda mı Abdullah Gül ismi gündeme geldi? Yoksa Pensilvanya’nın etkisi ve talimatıyla mı?
CHP’nin cumhurbaşkanı adayı neden hâlâ belli değil? Kemal Kılıçdaroğlu niçin partisinin adayı olarak meydanlara çıkmıyor?