Devleti idare edenler ülkenin bugün karşı karşıya kaldığı sıkıntıları anlamaya çalışırken 17 yıl öncesine dönme zorunluluğu duyuyor. Nitekim Cumhurbaşkanı Erdoğan önceki gün katıldığı bir etkinlikte, Ortadoğu’da ve ülke içinde Türkiye’yi zora sokan gelişmelerin ABD’nin 17 yıl önce Apo’yu verip Gülen’i almasıyla başladığını söyledi. Apo ve Gülen’in değiş-tokuşunu Erdoğan, “çok sinsi bir oyun” olarak değerlendiriyor.
Kapitalizmin genelde insan faktörünü dışladığı düşünülür. Sadece Apo ve Gülen örneğine bakıldığında bile bunun pek de öyle olmadığı görülecektir. Türkiye’nin son elli yılına damgasını vuran, ülkenin geleceğini etkileme gücüyle donatılan insanlardan bahsedilecekse Apo ve Gülen bunlar arasında sayılabilir. Yarım asır önce seçilip örgüt kurmaları sağlanan Apo ve Gülen, “devlet dışı aktör” olarak ülkenin kaderini etkileyecek güce kavuşturulmuşlardır. Bu kişilerin Time’ın, “Dünyayı etkileyen liderler” listelerinde yer bulmaları tesadüf değildi elbet; Apo da, Gülen de arkalarındaki devasa uluslararası destek sayesinde devleti ve toplumu etkileme gücünü elde etmişlerdi.