Türkiye’nin tarihinde darbeler hep oldu. Maalesef, darbelerle beli bükülmeye çalışılmış, milletin kendine dair karar verme insiyatifi darbelerle kesintiye uğramış bir ülkeyiz. Ancak bugüne kadarki darbeler esnasında ne Meclis, ne Cumhurbaşkanlığı binası bombalandı, ne Özel Kuvvetler merkezi havaya uçuruldu, ne de MİT’in binaları havadan ve karadan bombalandı. Fethullahçı cuntanın 15 Temmuz akşamı giriştiği darbe öncekilerden çok farklı bir seyir izledi. Savaş uçakları ve savaş helikopterleri kullanan cunta, Türkiye’de gelmiş geçmiş en gaddar darbe harekatını haince gerçekleştirdi.
Cuntanın bu kadar gaddar bir darbe planı gerçekleştirmesinin sebebi, girişimin hiyerarşi dışı olmasıyla bağlantılı. Hiyerarşi dışı darbe girişimlerinden sonuç alma ihtimali sınırlıdır; imkanları sınırlı olan cunta, bu eksikliğini şiddet dozajını arttırarak gidermeye çalışır. Fethullahçı cunta, hiyerarşiden alamadığı gücü, savaş uçaklarını ve helikopterleri devreye sokarak, Meclis’i bombalayarak, halkın üzerine helikopterlerle ateş açarak, 161 vatandaşımızı şehit ederek ve 1440 vatandaşımızı yaralayarak elde etmeye çalıştı. Fethullahçı darbenin başarıya ulaşmaması için aslında teorik olarak herhangi bir engel yoktu. Hava Kuvvetleri’ne ait çok sayıda savaş uçağını kontrol eden, Meclis’i ve Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ni bombalayarak ülkeye ve millete zarar vermede ne kadar kararlı olduğunu gösteren; Genelkurmay Başkanı’nı ve kuvvet komutanlarını rehin alan cunta, Erdoğan’ı kaldığı otelde ele geçirselerdi veya şehit etselerdi darbe başarıya ulaşmaz mıydı?