Dış politikada işlerin Türkiye lehine dönmesini “tesadüf” veya “şans” faktörüyle açıklamak isteyenler çıkacaktır. Donald Trump’ın Suriye’den çekilme kararını da ABD’deki iç çekişmelere bağlayanlar da olacaktır.
Oysa devletler için doğru istikamete girmedikçe ne tesadüfler, ne şans faktörü olumlu bir işlev görür. Başka ülkelerin iç kavgaları veya jeopolitik imkanlar bile doğru istikamette seyretmeyen bir devletin işine yarar.
Dünyada ve bölgede işlerin Türkiye’nin lehine dönmesini “doğru istikamete” girmesiyle alakalı. Nedir bu istikamet?
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın birkaç gün önce yaptığı bir konuşmada dile getirdiği gibi kendi gücünün farkına varmak ve potansiyelini açığa çıkarıp harekete geçmektir.
Türkiye Cumhuriyeti devletinin dış politikası, bugüne kadar Batılı devletlerin çıkarları doğrultusunda dizayn edilip uygulandı. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra ABD’nin dış politikasının uzantısı, bir aparatı işlevi gördü adeta Türk dış politikası.