Hekimlerle milletin savaşı olmaz. Ama bir süredir doktorlarla milleti karşı karşıya getirmeye yönelik kasıtlı çabaların olduğu da gözden kaçmıyor.
Bir bakıyorsunuz, sosyal medya savaş alanı. Eline baltasını alan doktor önüne gelene sallıyor.
Doktor oldukları da şüpheli. Gürültü çıkaranların çoğu sahte hesap. Doktorlar adına manipülasyon yapmaya çalışıyorlar.
Tespit edilen birçok hesabın ismi, unvanı, fotoğrafı gerçek değil.
Peki kim bunlar, insan merak ediyor?
Durum, FETÖ'nün iş ve meslek gruplarını iktidara, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a, dolayısıyla millete karşı sistematik kışkırtma faaliyetinin bir parçası gibi görünüyor.
Muhalefet de siyasi hoşnutsuzluğu besleyecek bu tür işlerin içindedir elbet.
Böyle zamanlarda muhalefet doğru ne, yanlış ne diye bakmaz. Fırsat buldukça kışkırtır, saldırır. Memnuniyetsizliği körükleyerek üç beş oy elde etmeyi umarlar.
Tabii, burada asıl sorun doktorların bu rüzgâra kendilerini kaptırmaları. Maalesef beslendikleri ideolojik-kültürel ortam bu tür siyasi kampanyaların parçaları olmalarına fazlasıyla olanak sağlıyor. Mesleki egoları da yüksek. Bazı hekimlerin kibri ise dağları aşmış durumda. Bazı profesörler "bizler sizin gibi cahil ve vandal halka fazlayız" diyebiliyor. Ayıp değil mi, gerçekten? Bırakın doktor olmayı, aklı başında sıradan bir insan etrafına böyle aşağılayıcı bir şekilde bakabilir mi?
Toplum içinde, meslek grupları arasında nefret ve düşmanlık üretecek tartışmaları tasvip etmek mümkün değil. Ama yürüyen bu tartışmalarda işin esasını da kaçırmamak gerekiyor. Sağlık sistemi Türkiye'nin en güçlü yanlarından biri. Sağlıkta devrim kolay olmadı. Dünyanın gıpta ettiği bu gelişmenin mimarı da Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan başkası değil. Sağlıkta yakalanan başarıyı FETÖ'nün kışkırtmalarıyla, muhalefetin manipülasyon ve algı operasyonlarıyla kimse gözden düşürmeye çalışamaz. Buna millet asla izin vermez.