Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan acil randevu talep ederek görüşmek istedi.
Ben de 'hayırdır, ne anlatacak acaba ' diye doğrusu merak ediyordum.
Karar Gazetesi'nin dünkü birinci sayfasında Davutoğlu'nun sebebi ziyaretinin ayrıntılarını öğrendim.
Davutoğlu randevu alamayınca düşüncelerini kamuoyuyla paylaşma ihtiyacı duymuş.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'la görüşseymiş Kemal Kılıçdaroğlu'nun başörtüsü teklifinin tarihi bir fırsat olduğunu vurgulayacakmış ve bu fırsatı kaçırmamak için de Kılıçdaroğlu'nun teklifine destek vermesini isteyecekmiş.
Ama nedense Davutoğlu'nun aklına başörtüsüne anayasal güvence getiren Erdoğan'ın teklini Kılıçdaroğlu'na anlatmak gelmemiş.
Eğer başörtüsüne bir güvenceden bahsedilecekse, bu kuşkusuz anayasal çerçevede yapılacak bir düzenlemeyle mümkün olabilir.
Kılıçdaroğlu'nun yasa teklifini "tarihi" bulmak için fazlasıyla Türkiye'ye yabancı olmak gerekiyor. Üstelik daha düne kadar "hesap uzmanı" bakışıyla başörtüsüne "bir metrekarelik bez parçası" diyen birinin teklifinden bahsediyoruz.
Davutoğlu'nun CHP'nin teklifiyle ilgili kullandığı abartılı dilin altında aslında 6'lı masada kendisine verilen görevi layıkıyla yapma güdüsü yatıyor. Davutoğlu'nun o masadaki görevi muhafazakarları CHP'nin peşinden gitmeye ikna etmekten ibaret. Kılıçdaroğlu'nun bu ülke için "tarihi" bir iş yapabileceğini söylemek akılsızlık değilse siyasi bir kurnazlıktır.
Ahmet Davutoğlu'nun AK Parti'de iken yaptığı o meşhur konuşma aklıma geldi: "Gerekirse nefsimi ayaklar altına alır, her makamı elimin tersiyle iter fakat yine de bu kutlu davaya, dava arkadaşlarıma ihanet etmem."
Maalesef, Ahmet Davutoğlu, dün verdiği bu sözlerin hiçbirini tutamadı, şimdi de Kemal Kılıçdaroğlu'na kefil olmaya kalkıyor. Daha ne kadar savrulabilir kendisi, bilemiyorum; demek ki, gerçekten dibin de dibi varmış!