Atatürk heykeline saldırı, Maçka parkında kıyafete müdahale, Eminönü vapurunda simitçi çocuğa dayak, Suriyeli mültecilere işkence görüntüleri…
Bu olayları günlük hayatın olağan bir parçası olarak gören tek kişi yok herhalde. Herkes, bu ülkede işlerin aslında nasıl yürüdüğünü az çok öğrendi. Hepsi tek tek kurgulanarak kayda geçirilen bu vukuatlar, görüldüğü üzere laik kesim başta olmak üzere toplumun genelini öfkeyle yüklemeyi amaçlayan algı operasyonlarında kullanıldı.
Bir yanıyla ülke gündemini saptırmaya yarayan bu tür hadiseler diğer yanıyla da toplumu duygusal olarak maniple etmeyi hedefliyor. Gezi öncesi asılsız haber ve sansasyonel olaylarla toplum duygusal olarak o kadar çok yüklendi ki, bu duygusal birikim sonunda Taksim’de ağaçların kesilmesi gibi basit bir sebep üzerinden büyük bir patlamaya dönüştü. Gezi öncesi yapılan algı operasyonları ve yükleme olmasaydı öfkelerin sokağa taşması da mümkün olmazdı.