AK Parti’ye yakın yazarların gündemini uzun süredir “mahalleye dışarıdan gelenler” oluşturuyor. Neresinin dışarı, neresinin içeri olduğunu tam olarak tarif edemeseler de şikayet ettikleri konu yine de anlaşılmaz değil; Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı destekleyenlerin illâ da dindar mahalleden yetişmiş olmaları gerektiğini savunuyorlar. “Erdoğancı” olmak için “mahalle locası”ndan onay ve sertifika şartı koşuyorlar.
Mahalle milliyetçiliğinin kuşkusuz siyasi bir arkaplanı var. Dindarlar, uzun süre siyasal sistemden dışlandıkları gibi kamu hayatının döndüğü mahalleye girmelerine de izin verilmedi. Eski Türkiye birbirleri arasına görünmeyen hudutlar çekilmiş, birbirine düşman mahallelere ayrılarak kolayca yönetilen, dışta Batı’ya bağımlı içte Batı yanlısı zümrelerin vesayeti altında tutulan bir ülkeydi.
Devlet bürokrasisini ve askeri arkasına alan “laik zümre” ülkeyi uzun süre “laikçiler” “dindarlar”, “Kürtçüler”, “Aleviler” biçiminde mikro gruplara bölerek asıl olanı yani bütünü, millî olanı unutturdular. Bireyi bütünden koparmanın en kolay yolu onu mikro kimliklere bağlamaktan geçer.
Batı ya da dünyayı yönetmeye talip zevat alt kimlikleri öne
çıkararak, fonlayarak, büyüterek, hatta olmadığında yaratarak
Türkiye’yi daha kolay kontrol edilir bir ülke haline getirdi. Türk
vatandaşları alt kimliklere bağlandıkça bütünü unuttu; bütünü
koruma iddiasında olanlar ise 80 yılın getirdiği alışkanlıklarla
zihinlerde örülen mahalle duvarlarını aşamadı.
Türkiye’nin varlık yokluk mücadelesi verdiği, kuşatma altına
alındığı bugünlerde bile hala çoğu mahalle bekçisi abi, kendi alt
kimliğinin çizdiği sınırları aşamamakta, mahallesinin dışında kalan
ülkenin bütününü görememekte, yaklaşmakta olan tehlikeyi fark
edememekte.
AK Parti’nin Tayyip Erdoğan liderliğindeki 14 yıllık yönetim
serüveni önemli oranda alt kimliklerin güç kaybetmesine yolaçmış,
“milli çıkarlar” ülkenin çoğunluğunun davranışlarını belirleyen
öncelikli kritere dönüşmüştür.
Bu gelişme karşısında yapay kısmı ağır basan, hormonlu kimlikler
daha çok agresifleşmiş, Batı’nın güdümündeki örgüt ve partilerin de
etkisiyle, bütüne karşı cephe alır konuma gelmiştir.
Çok olağandışı bir gelişme olmasa da son yıllarda içeride ve dışarıda yaşanan sert siyasi çatışmaların ana sebebi Türkiye’nin yaşadığı bu değişimdir. Alt kimliklere böldükleri Türkiye’yi daha kolay yöneten yerli ve yabancı güç çevreler bütünün öne çıkmasından, mahallelerin genişlemesinden, milli kimliğin değer kazanmasından son derece rahatsız. Ve bu dönüşümü alt kimlikleri bütüne karşı kışkırtarak engellemeye çalışıyorlar.