Bütün bu şahit olduğumuz siyasi çekişmenin, kavganın, gürültünün bir hedefi ve amacı var; CHP’nin başını çektiği muhalefet cephesi, devleti ve toplumu, AK Parti ve MHP’yi, doğrudan da Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı PKK/YPG ve HDP’yle ittifakın “demokratik bir hak olduğunu” kabule zorluyor.
Muhalefet, bu ittifak modelini 31 Mart’ta deneyip önemli bir yol almasına rağmen hâlâ bu ittifaka “meşruiyet” elbisesi giydirebilmiş değil. Çünkü geniş bir toplumsal ve siyasal cepheyi temsil eden “Cumhur ittifakı”, muhalefetin kurduğu bu ilişkiyi “demokratik bir hak” olarak gördüğünde ancak muhalefet arzuladığı “meşruiyeti” elde edebilir. Bu kilidi açmayı başarırlarsa diğer bütün kapılar da -bunu devletin bekası olarak da anlayabiliriz- önlerinde kendiliğinden tek tek açılacak.
Kemal Kılıçdaroğlu’nun Ankara’da katıldığı şehit cenazesinde saldırıya uğramasının ardından gerek dışarıdan gerek içeriden yöneltilen “nefret dili” suçlamalarının, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve MHP lideri Devlet