Başbakan Binali Yıldırım’ın CHP’yi FETÖ’cülerle aynı “Hayır”cı kampta göstermesine kızıp sinirlenen CHP’liler var. Oysa Binali Yıldırım, bu grubun yanına -kibarlığından olsa gerek- PKK’yı iliştirmemeye özen gösterdi. İşin gerçeği maalesef şu; muhalefetin başını çeken CHP, FETÖ terör örgütünün; HDP ise PKK terör örgütünün Meclis’teki uzantısı konumunda.
Buna “Hayır” diye itiraz eden olabilir; ama CHP genel başkanlık koltuğuna Kemal Bey’i atayanın Fetullah Gülen olduğu gerçeği ortadan kalkmadığı müddetçe kimse “FETÖ ayrı, CHP ayrı” diyemez. Eden de safça, akılsızca, aptalca yahut kendince kurnaz bir laf etmiş olur ki bu, ancak CHP’nin aldatıla aldatıla gerçeklik duygusunu yitirmiş tabanını bir süre daha kandırmaya yarar, yoksa gerçekleri değiştirmeye yetmez.
FETÖ, NATO ürünü bir derin devlet yapılanmasıdır. “Atatürkçü”, “Kemalist” geçinen NATO’cu diğer kanadın da özbeöz ikiz kardeşidir. CHP’nin FETÖ’yü reddetmesi son tahlilde zaten mümkün değil. Ama kalkıp, bu yakıştırmalar sebebiyle numaradan celallenmeye de hiç gerek yok. Başbakan Binali Yıldırım, en zarif haliyle CHP’yle ilgili hakikatin sadece 10/1’ini dile getirdi; yoksa CHP’nin, sadece 15 Temmuz’da 248 vatandaşımızı katleden FETÖ’yle değil; binlerce vatandaşımızı katleden PKK’yla da aynı yolun yolcusu olduğunu, aynı “Hayır”cı kampın yoldaşı olduğunu, Kemal Kılıçdaroğlu’nun bu terör örgütüyle de flört ettiğini bilmeyen yok.
Kuru gürültüyle, patırtıyla bu gerçekleri bastırabileceklerini sananlar aldanıyorlar; zira Türkiye’de vatandaşların büyük çoğunluğu FETÖ-CHP, PKK-HDP işbirliği ve yakınlığının fazlasıyla farkında. Başbakan Binali Yıldırım bu gerçeği dile getirmeseydi dahi millet, Türkiye’ye karşı FETÖ ve PKK’nın arkada, CHP ve HDP’nin önde yer aldığı şer cephesini görüp dile getirirdi ki zaten getiriyor.