Bu ülkeye en büyük kötülük, seçimin ertesinde daha önce konuştuklarının tam tersini yapmaya başlayan, maskesi düşen siyasetçilerden geldi, geliyor. Ekrem İmamoğlu, bunun maalesef en tipik örneklerinden biri.
31 Mart seçimlerine kadar “hoşgörü”, “kucaklayıcılık”, “özgürlük”, “farklı fikirlere tahammül” ve “demokrasi” laflarını dilinden düşürmeyen İmamoğlu’nun, seçimlerin ardından ilk işi gazetecileri susturmak için avukatlarını harekete geçirmesi oldu. Ekrem Bey’in avukatları, Ahmet Kekeç, Cemil Barlas, Erkan Tan, ben ve daha belki de bilemediğim birçok gazeteciyi susturmak için Basın Konseyi’ne şikayet etti. Anlaşılan Ekrem Bey, Basın Konseyi ile Yargı ile sosyal medyadaki (paralı veya parasız, ağırlıklı olarak FETÖ’cü hesapların destek verdiği) trol ordusuyla şimdiden gazetecileri susturma yollarını aramaya başladı. Daha seçim kampanyası sırasında medya patronlarının isimlerini vererek tehdit etmeye başladı. Doğrusunu isterseniz Kemal Kılıçdaroğlu bile bu konuda, gazetec