Cumhurbaşkanı Erdoğan, hükümet kurma görevini önceki gün AK Parti Genel Başkanı Binali Yıldırım’a verdi. Yıldırım, zaman kaybetmeden kabinede yer alacak isimleri belirleyerek dün Cumhurbaşkanı’na sundu.
Yeni hükümette hangi isimlerin yer alacağı merakla beklenirken, Davutoğlu sonrası köklü bir değişikliğe gidileceği yönünde işaretler yok değildi. Kulislerde Davutoğlu’na yakın isimlere görev verilmeyeceği konuşuluyordu. Gece yarısı canlı yayına bağlanan Ankara’da “iyi kulis” almakla bilinen bazı gazeteciler bile Lütfi Elvan, Mehmet Şimşek gibi isimlerin kabineye girmeyeceğinin “kesinleştiği” haberlerini geçtiler. Önceki güne kadar medyaya hâkim olan hava, AK Parti’de Davutoğlu’na yakın isimlerin tasfiye edileceği yönündeydi.
Fakat öyle olmadı. Binali Yıldırım kameraların karşısına çıkıp hükümet listesini okumaya başladığında bir şaşkınlık havası esti. Bu şaşkınlık, listenin sürprizlerle dolu olmasından değil, aksine listede sürpriz olmamasından kaynaklanıyordu.
Kabinede yer almasına ihtimal verilmeyen bütün isimler listedeydi. Mehmet Şimşek, Lütfi Elvan ve Mehmet Özhaseki yeniden bakan oldular. Belki de tek sürpriz, herkesin kabinede yer alacağını düşündüğü Yalçın Akdoğan ve Mahir Ünal’ın liste dışı kalmasıydı. Kabineye elbette yeni katılan isimler de var; ancak Nurettin Canikli’nin kendine listede yer bulması pek de sürpriz sayılmaz.
Kabinede yer alan isimlere bakıldığında listeyi oluşturan aklın öncelikle parti içi birliği gözettiği söylenebilir. Genel başkanlık ve başbakanlık gibi kritik bir görev değişimini partiyi çatlatmadan gerçekleştirmek büyük bir ustalık ve maharet işidir.
AK Parti’deki istikrar sarsılırsa, ülke yönetiminde de istikrar sarsılır. AK Parti çatlarsa, devlette de çatlaklar meydana gelir. Bu da AK Parti’nin en güçlü yanını, yani millete güven ve istikrar vaat eden özelliğini kaybetmesi anlamına gelir. Binali Yıldırım, bu hataya düşmeyerek ustaca bir hükümet listesi hazırlayarak gerek millete ve gerekse de piyasalara güven vermiştir.