Diyarbakır’da anneler kanlı gözyaşına boğulmuş feryat ediyor… Eli kanlı PKK örgütünün ve onların siyasi uzantısı HDP’nin kandırıp dağa götürdüğü, ellerine silah verip kendi öz kardeşlerini öldürttüğü, onları bütün alçak emellerine alet ettikleri çocuk yaştaki kızlarını, henüz bıyığı terlememiş oğullarını istiyorlar gözlerini kan bürümüş, kendi cinslerinin bile en alçağı haline sukut etmiş hainlerden, zalimlerden… Vicdanı kararmış, manevi meshe/değişime uğramış, sırtlanlardan, yılanlardan, çıyanlardan başka bütün bir millet de o annelerle birlikte ağlıyor, o annelerin arşa yükselen dualarına bütün samimiyetleriyle iştirak ediyor, amin, Allahümme amin, diyorlar…
Devletin PKK’yı bitirme, sıfırlama azmi, kararlığı yüreğimizi serinletse de, bir an evvel neticeye ulaşılmış olunmamasının hüznü de yüreğimizin serinliği ile aynı ortamı paylaşmanın mahcubiyetini yaşıyor, keşke, keşke biraz daha hızlı, biraz daha süratli mesafe alınabilse demekten kendimizi alamıyoruz…
Elbette biliyoruz ki, sadece karşımıza PKK paçavralarıyla çıkanlarla mücadele etmiyoruz, onlara bu hainliği yaptıran devletlerle, gizli güçlerle de savaşıyoruz. Savaşıyoruz, savaşacağız ve inanıyoruz, iman ediyoruz ki sonunda bu savaşı kazanan bizler olacağız.
Başta İstanbul olmak üzere bazı CHP’li belediye başkanlarının gerçekleştirdiği işten atmalar sebebiyle işsiz kalmış babalar, anneler, onların mağduriyetini iliklerine kadar hisseden, yaşayan küçücük yavrular, bebeler de günlerdir kan ağlıyor, gözyaşı döküyor, uğradıkları haksızlık ve zulmü dillendirirken feryatları göğe yükseliyor… Gözleri ve kulakları mühürlüler dışında her vicdan sahibi insan da siyasi görüşü, siyasi düşüncesi ne olursa olsun bu gözyaşına, bu feryada ilgisiz kalmıyor, hassasiyetinin gücü ölçüsünde ve adalete tutkunluğu nispetinde onların ıstırabına ortak oluyor…
Bu feryatlar külli dua haline geldiğinde, bu ıstıraplar yürekleri yakıp yükselen dualara yüreklerin yangını da iştirak ettiğinde, işte o zaman bütün bunlara sebep olan zalimlerin vay haline, diyorum… Artık geri çevrilmesi mümkün olmayan kaderin azap hükümleri sökün edip onların üzerine üşüşeceği vakit çok yakındır. “Sevta azap” (Fecr, 13) melekleri onları tenkil için, onların kökünü kazımak için emir beklemektedir. Belki verilen mühlet aleyhlerine işlesin diye beklenilmektedir, belki helak edilmeleri için emir gelmiştir, icra da başlamıştır da ilahi imtihan gereği olmakta olanlar herkese zahir değildir, bilmiyoruz, bekleyip göreceğiz…