İman, pasif bir teslim oluş değil aktif bir sahipleniştir. O hem bir kuvvet hem de içinde ilahi ahlak nüvesini taşıyan bir hidayet nurudur. Harici hiçbir öğretiye ihtiyaç olmadan imanla birlikte hemen hâsıl olan ilahi ahlak tezahürü ve onun inkişafına paralel bu ahlaki tezahürün her geçen gün artar bulunması, imanın, içinde bir ilahi ahlak nüvesi taşıdığının en çarpıcı delilidir.
İmanla, ilahi ahlak arasındaki bu ayniyet ölçüsündeki birliktelik merkez-muhit irtibatı şekline büründüğü ileri dönemlerde, iman ahlakı bireysel olmaktan çıkarak aynı zamanda içtimai...