Beklenen siyasi atraksiyonlar sökün edip gündemimizi işgale hazırlanıyor. Öfkesi, kırgınlığı, beklentisi aklının çok önünde seyreden namzetler, siyaset bağlamında farkındalık gerçekleştirecek argümanlara müflis yakalanınca kendilerini ifade için dürüstlük kavramının kurtarıcı limanına demir atma peşindeler. Peki, ama dürüstlük nedir? Kime dürüst denir?
Dürüstlük, insan mahiyetinin kirlenmemiş, saf ve duru halidir. O, iyi niyetin söze, sözün davranışlara, davranışların mizaç ve karaktere delaletini olduğu gibi yansıtan mükemmellik kıvamıdır.
Bu kıvama ulaşılıp ulaşılmadığının ilk göstergesi sorumluluk bilincidir. Güvenilir, itimat edilir, umut bağlanır olmak da sırasıyla öyledir. Dürüstlüğü en güçlü şekilde telkin eden doğruluktur. Onur, dürüstlüğün iffeti, namusudur. Tevazu, onun yükseltici hamlesi; sabır, hayat iksiri; vefa, en mahrem sırrı; sadakat, hak ve hakikatle bütünleşmiş bulunmasının göstergesidir. Sorgulama, dürüstlük için bir fıtrat edebi; bağlılık, samimiyet ilanıdır. Ve mertlik ile ciddiyet, dürüstlüğün ayırıcı, mümeyyiz iki vasfıdır.
Dürüstlüğün envanterinde, laubali, yılışık, kaypak davranış ve sözlere; yalan, gıybet, koğuculuk, laf getirip götürme, kötü zan, iftira, başkasını küçümseme gibi karakter zaafını, kişilik laçkalığını ele veren davranış kirliliklerine yer yoktur.
Dürüst insanın tepki ve reaksiyonları önceden tespit edilebilecek ölçüde belirgindir. O, kopuk “an”ları değil, yekpare zamanı yaşar da ondan. Ve o, hayatı boyunca sahibi bulunduğu, yaptığı, gerçekleştirdiği her şeyden, öte alemde inceden inceye hesaba çekileceğinin şuurunda, her yeri “huzuru ilahi” bilmenin bilincindedir.
Dürüst insan, kişiliği kendine kefil seçkin ruhtur. Hakkı ve haklıyı savunmada mazeret kabul etmeyen gözü pek yiğittir. İlkeleri sabittir. Olumlu olana katılımda aktif, olumsuza karşı direnmede dinamiktir.