Kur’an-ı Kerim’in iki ana özelliği vardır. Bunlardan birincisi vahy-i ilahi olması, ikincisi ise kelam-ı ilahi unvanına sahip bulunmasıdır.
Bu bağlamda, her kelam-ı ilahi aynı zamanda vahiydir; fakat her vahiy kelam-ı ilahi değildir dememiz mümkündür.
Vahy-i ilahi iki ana özelliğe sahiptir. Birincisi lafız, ikincisi ise manadır. Vahy-i ilahinin hem lafzı hem de manası ilahi nurdur. Bu sebeple de Kur’an-ı Kerim’in hem lafzından hem de manasından nur olarak istifade edilir. Buradaki manadan kasıt lafzın anlamı değil, sayısı 28 olan her bir Kur’an harfine yüklenilen çok çeşitli sembolik manalardan hasıl olan manevi cihettir. (Bu satırların yazarının bu konuda henüz yayınlanmamış, mütevazı bir çalışması mevcuttur) Kur’an’ı sadece lafız boyutunda okuyanın Kur’an’dan istifadesi bir ise, onu mana boyutunda okuyabilenin istifadesi en az ondur.
Kur’an-ı Kerim’in, “Doğrusu biz sana taşınması çok zor bir kavil (söz) vahiy edeceğiz” (Müzemmil, 5) ayetinin açık ifadesiyle, “Allah peygamberlerden bazılarıyla konuşmuştur” (Bakara, 253)...