“Ey iman edenler, yeryüzünde Allah için gazaya çıktığınızda, son derece dikkatli davranın. Size selam verene/ teslim olduğunu söyleyene, sırf geçici dünya menfaatleri uğruna: ‘Sen mümin değilsin/ sana eman verilmez’ demeyin. Allah’ın yanında nice ganimetler vardır. Geçmişte siz de öyle idiniz; ancak Allah size lütufta bulundu. Öyle ise, ihtiyatlı olun/acele karar vermeyin. Muhakkak Allah her yaptığınızdan haberlidir.”(4/94)
İnançla ilgili yönümüzün ve insani değerlerimizin en kıymetli cevherinden mahrumiyet haline dikkat çeken “Geçmişte siz de öyle idiniz..” uyarısı, öncelikli bir empati öğretisidir. Hidayet, ancak ilahi lütuftur. Ne onu elde etmede bize ait bir liyakatten ne de akıbet hususunda özel bir garantiden söz etmek mümkündür. Ayrıca, hem nevi hem de keyfiyeti itibariyle hidayet sonsuz olduğu gibi, “iki günü müsavi olan zarardadır” prensibi gereği, daima bir sonrası bir öncesinden daha hayırlı olma mevkiinde bulunan insanın, hidayete olan ihtiyacı da süresizdir. Durum böyle olunca, her insan, ayette mutlak şekilde ifade edilen “Geçmişte siz de öyle idiniz…” empati uyarısına kendisini her...