“Yine bir gün ruhum çok daralmıştı. Nefsim onun ağırlığı altında adeta inliyordu. Ben de dayanamayıp bu sıkıntıdan bir kurtuluş ve bir rahatlık aradım. Bana şöyle denildi: ‘Ne istiyorsun?’ Hayatı olmayan bir ölüm, ölümü olmayan bir hayat istiyorum, dedim. Soruldu: ‘Hayatı olmayan ölüm ve ölümü olmayan hayat nedir?’ Cevap verdim: Hayatı olmayan ölümüm halktan, kendi cinsimden ölmemdir ki, ne hayırda ne de şerde onları göreyim. Yine bu ölüm nefsimden, hevamdan, irademden, dünya ve ahiret emellerimde ölümümdür ki, bunların hiç birinde tekrar yaşatılmayayım, diriltilmeyeyim, var olmayayım. Ölümü olmayan hayata gelince, Rabbimin emriyle, fiilleriyle yaşamamdır ki, o da kendisinde hiçbir varlığımın olmayacağı, bütün varlığımın ebediyen Hak ile beraber olacağı bir ölümdür. İşte aklım yettiğinden beri sahip olduğum en güzel istek budur.”
Hayatı olmayan ölüm ve ölümü olmayan hayat… İşte varlık gayemizi ve hayat idealimizi sonsuzla irtibatlı kılmanın en kısa, en doğru, en isabetli yolu.
Abdülkadir Geylani Hazretleri bu talep ve isteğinde başarılı olmuş BİR büyük...