“Moral Dünyası Dergisi, vefatının ellinci yılı vesilesiyle Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri’yle ilgili bir dosya çalışması yaptıklarını ve çeşitli yazar, düşünür ve sanat çevresinden bu doğrultuda, sınırı belirlenmiş ölçüde görüş ve düşünce talep ettiklerini söylediler.
Benden de istiyorlardı. Dedim ki:
Ne uğruna yaşanmışsa hayat ondan ibarettir. Bediüzzaman Hazretleri için de bu böyledir. Bu perspektiften bakıldığında Bediüzzaman’ın hayatı, Rabbiyle arasında sır olan manevi aşkınlıklar dışında, kayda alınmış keyfiyetiyle Risale-i Nur’dur. Yani ona bir ömür biçilecek, ona bir hayat tayin edilecekse bu, Risale-i Nur’un ömrü olmalıdır. Beşeri yanıyla vefat etmiş olması söz konusu hakikati değiştirmez. Bu açıdan da Bediüzzaman, Nur Risaleleri’yle ve hizmetiyle hâlâ yaşamaktadır ve inşallah kıyamete kadar da yaşayacaktır.
Elbette onu, sadece bir milletin iftihar anlayışına sığdıramayız. Nitekim günümüzde bütün dünya milletleri kendi lisanlarıyla onun eserlerini okuma seferberliğine girmiş ve ona olan medyuniyet tüm dünyada...