Hakikat, kimin basiret nuruna perdesini aralamış ve bilgi denilen mana oluşmuşsa, mutlaka sorumluluk, ödenmesi gereken bedel, yerine getirilmesi gereken yükümlülük keyfiyetiyle sahibinin kalbinde, vicdanında, derken tüm benliğinde her gün daha da artan ölçüde ve gerçeklilikle orantısı nispetinde varlığını duyurmaya başlar ve kişiyi karşı konulamaz pozitif zorlama ile bildiğini bildirmeye, gördüğünü gördürmeye teşvik eder.
Bizi biz ve kendimiz kılan aidiyet bağıyla irtibatlı bulunduğumuz bütün ve bütüncül kutsal değerlerin, korunması, kollanması ve varlığımızın en müstesna yerinde konuşlandırılması her şeyden çok ve önce inançla eş anlamlı sahiplenmeyle yakından alakalı. Bu alakayı kaybetmek, kaybolmaktan da kahrolmaktan da beter..
Aklın yükü ağır. Bütün sorumlulukların ilk şartı ve bütün tekliflerin ilk muhatabı o. Bireysel ve toplumsal her türlü isteğin, talebin dengesi onun varlığına endeksli. Halimiz, ikbalimiz; mazimiz, istikbalimiz; durumumuz, konumumuz; birliğimiz, dirliğimiz; bu dünyamız, öteki dünyamız hep onunla ayakta, hep onunla mamur. Aklı yitik olanın işi de bitik..
İdrak, eşya ve hadiselere, hakikatin temsilcisi sıfatıyla nüfuz. Kozmik uyanışın insanda yansıyan yanı. Ben (ene) in, Biz (nahnü) e dönüş ve dönüşümü periyotlarında iradenin de eşlik ettiği hep ilk adım. İdrak, üniversal sorumluluğu seziş ve bu sorumlulukla hayret kuşağında yekpare ürperiş.
İrade, insanın yaratılış hikmetine dayalı kazanımlarının bütününe denk ağırlıkta sorumluluk sebebi. Halife varlık seçkinliğini haklı ve anlamlı kılan da o. İstidatlarına sınır, kabiliyetlerine tahdit konulmadan sonsuz yükselişin bu imtiyazlı namzedine verilen mevcuda müdahale ve varlıkta tasarruf yetkisi de yine insanın ihtiyar ve iradesiyle hangi seviyede sorumlu tutulduğunun bir göstergesi. Ondaki cüzi iradenin kendisinde tükenip külli iradede yeniden varlığa ermesi, söz konusu sorumluluğun sonsuzluk katmanlarında ebedileşmesi.