İman, kalp ile tasdik, dil ile ikrardır. Dil ile ikrar, İslam’ın bütün esaslarının beden diliyle ifadesi demektir. Yani, beş vakit namazı vaktinde eda etmek, oruç tutmak, zekat vermek, hacca gitmektir. Kitap ve sünnetin sabit değerlerine fiilen uyumlu davranmaktır. Güzel ahlakı, bir bütün halinde yaşamak, yaşatmaktır. Cihat şuurunu sürekli zinde tutmak, dünyeviliğe meyil etmeden zafer kovalamaktır. Bir de kalbin bütün meyillerini ahirete dönük hale getirmektir.
Bunlar yapıldığında kalp, imanı gerçek olarak tasdik etmiş olur. İkrarın kuvveti ve tasdikin gücü nispetinde de insan manevi terakkide mesafe kat eder, kalbin mertebelerinde yolculuğunu sürdürür.
İmanı ve salih amelleri ilmelyakin mertebesinde olanların kalbi, “Kalb-i Selim” dir. “O gün ne mal fayda verir, ne de evlat. Ancak Allah’ın huzuruna kalb-i selimle gelenler kurtulur!” (Şuara, 88-89) ayeti bu kalbe işaret eder.
İman ve salih amelleri aynelyakin mertebesinde olanların kalbi, “Kalb-i Mutmeindir.” Kim iman ettikten sonra Allah’ı inkâra saparsa -kalbi...