Latif Erdoğan Yeni Akit Gazetesi

Önce putu kıralım sonrası kolay..

“Dikkatleri üzerime çekmeye aşırı düşkünlüğüm vardı. Hatta bazen sırf dikkat çekmek için minareye çıkar, şerefesinde yürürdüm. İnsanların beni korku içinde...

16 Eylül 2017 | 390 okunma

“Dikkatleri üzerime çekmeye aşırı düşkünlüğüm vardı. Hatta bazen sırf dikkat çekmek için minareye çıkar, şerefesinde yürürdüm. İnsanların beni korku içinde seyretmeleri hoşuma giderdi.

Yine bazen sırf dikkat çekmek için elbisemi ters giyer, çarşıda öyle gezerdim. Herkes bana tuhaf tuhaf bakardı; bu hal hoşuma giderdi.

Çarşı içinde dolaşırken elime bir taş alır, uzaktan taşı bir polisin kafasına atardım. Adam başına yediği taş darbesiyle neye uğradığını bilemez haldeyken hemen herkesten önce koşturur, yüksek sesle kim attı bu taşı falan diyerek bağırırdım. Sesimi duyanlar polisin başına üşüşür, her kafadan bir ses çıkar ortalık curcunaya dönerdi. Ben bir kenara çekilir bütün bu olanlara kıs kıs gülerdim.”

Bu ve benzeri anlatımları yanında kendi biyografisi de dikkate alındığında, “bu şahısta patolojik narsist ve yıkıcı kült liderlerinde görülen şu özellikler bulunmaktadır:
Kim olduğu ve neler yapabileceği konusunda büyüklenmeci fikirler, kendini her şeye kadir görme, sıklıkla başarılarıyla övünme; aşırı güç tutkusu, kör ve mutlak bir itaat talebi; takipçilerinden ve diğer insanlardan aşırı hayranlık isteği, diğer insanlarca nasıl görüldüğüne aşırı hassasiyet, kıyafette, konuşmada farklılıkla kendini gösterebilen abartılı dikkat çekme arzusu; tavır ve tutumda, abartılı bir tevazu maskesi altında kibir ve küstahlık; kendisini özel ve seçilmiş görme; kendisini mükemmel görme; kendisini durdurulamaz olarak görme; büyüsel veya mucizevi çözümler getirebileceğine inanma; yaptığı zarar verici şeylerle ilgili suçluluk duymama, özür dilememe;
saygı, ilgi ve hayranlığa muhtaç olma, bunu elde etmeye çalışma; kendi geçmişindeki sıradan özellikleri saklama; düşünce tarzının katı, duyarsız olması; eleştiri durumunda aşırı kin ve hiddet, kendisini eleştirenleri düşman olarak görme; diğerlerinin eksik yönlerini açığa vurma; diğer kişileri maddi olarak riske sokacak şekilde onlardan taleplerde bulunma; diğer insanların acılarını ve gereksinimlerini anlamama, belli bir soğukluk ve aldırmazlık; diğerlerini dinlememe, ilişkilerinde diyalogdan çok monolog tarzında tek yönlü bir iletişim kurma; diğer insanları kullanılacak veya faydalanılacak nesne gibi görme; grubun üyesi olmayanları inançsız ve düşman gibi görme; diğerlerinin ne yaptığını, ne okuduğunu, ne düşündüğünü kontrol etmeye çalışma; grup üyelerini, kendi ailesi bile dahil olmak üzere başka insanlardan düşünce ve duygu bakımından yalıtma..
Patolojik narsistler, erken yaşamlarında yeterince ilgi görmemiş, altta yatan derin bir yetersizlik duygusu taşıyan, bunu yetişkin yaşamında “ben en iyi, en üstün, en özelim” diyerek kapatmaya veya telafi etmeye çalışan bireylerdir. Şahsın çok çocuklu bir ailede, üstelik en büyük ikinci çocuk olması yeterince ilgi görmemesine ve dolayısıyla ilgi ve dikkat konusunda aşırı açlığa yol açmış ve bu da patolojik narsizminin gelişiminde rol oynamış olabilir.

Bu tür bir kişiliğin ıslah ve rehabilite olması maalesef pek mümkün değildir. Bunun mümkün olması için en başta kişinin kendisinde bir sorun olduğunu görüp arayış içinde olması gerekir. Ama içgörü dediğimiz bu farkındalık ilgili kişide görülmemektedir.”

Aslında bu analizdeki her bir bulguyu onlarca somut örnekle delilli hale getirmek benim açımdan hiç de zor değil. Fakat analizdeki insicamı örneklerle kesintiye uğratmamak için meselenin o yönünü şimdilik tayyettim. Gerekirse o yolla da pek çok yazı kaleme alınabilir. Önce putu kıralım, bence sonrası çok kolay..

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Üç üstad-ı külli 16 Kasım 2024 | 227 Okunma Dava ruhu 09 Kasım 2024 | 150 Okunma Bir mektup buldum… 02 Kasım 2024 | 832 Okunma Resmen de öldü ateşi bol olsun 26 Ekim 2024 | 1.763 Okunma Dost istersen Allah yeter 19 Ekim 2024 | 170 Okunma