Geçen hafta yazamadım. Değerli eşim önemli bir operasyon geçirdi. Uzun süredir dizlerinden mustaripti. Her türlü tedavi denendi; geçici rahatlama dışında faydası olmadı. Nihayet protez nakline karar verildi. Üç hafta önce yapılan nakil ağır geçti. Evde bir de enfeksiyonu yükselince tekrar hastanede yatmak zorunda kaldı.
Üç haftadır yanında refakatçiydim. Onun acılar içinde kıvranması beni de kıvrandırdı. Çektiği ıstırap yüzüne aksedince dalga dalga üzerime hücum eden hüzünle sarsıldım. Duaya sarıldım. Tek tesellimiz çekilen ıstırapların ahiret boyutuydu. Hastalar Risalesinde anlatılanlar sanki bir bir kulağıma fısıldanıyor, kalbimin derinliklerine inerek beni teselli ediyordu:
“Ey ah u enin eden hasta! Hastalığın suretine bakıp ‘Ah’ eyleme; manasına bakıp ‘Oh’ de. Eğer hastalığın manası güzel bir şey olmasa idi, Halık-ı Rahim en sevdiği ibadına hastalıkları vermezdi. Halbuki hadis-i sahihte vardır ki ‘En ziyade meşakkat ve musibete giriftar olanlar, insanların en iyisi, en kamilleridirler.’ Başta Hazreti Eyyub (Aleyhisselam), enbiyalar, evliyalar sonra ehl-i...