Tartışmanın da kendine göre bir etiği, bir edebi, bir ahlakı vardır, olmalıdır. Tartışılan konunun alanı tespit bunların başında gelir. Mesela, fizik biliminin alanına giren bir konuda tartışılıyorsa, o konunun uzmanları, kendi alanlarına ait veri ve terminolojiyle o konuyu tartışırlar, doğru sonucun ne olduğu hakkında fikirlerini beyan ederler. Tartışmanın sonucu ne olursa olsun, hangi tez galip çıkarsa çıksın, neticede bu tartışmadan bütün katılımcılar istifade eder; bazıları yanlışlarını düzeltir, bazıları da tezlerinin doğruluğunu o ilmin otoritelerine onaylatmış olarak tartışmayı sonlandırmış bulunur.
Her alanın tartışması kendi çerçevesi içinde bir değerlendirmeye tabi tutulur. Örneğin, benim geçen haftaki yazımda olduğu gibi, cemaat, hareket, sistem gibi kavramlar sosyolojik alana ait birer yorumken, onları dini ya da ontolojik alana çekmek ve çekilen alana göre değerlendirmeler yapmak yanlıştır, doğru değildir. Çünkü benim söz konusu yazımda konu tamamen sosyolojik alana ait terminolojik kabullerle yapılmıştır. Doğru olduğunu düşündüğüm tezler de yanlış olduğunu söylediğim yapılanmalar da hep...