İçinde bulunduğumuz yüzyılda bu milletin sonra da bütün ümmetin üzerine çöken en büyük bela hiç kuşkusuz FETÖ’dür. Bu belayı küçümsemek, hafife almak ya bir gafletin eseridir ya da söz konusu örgütle irtibatın, iltisakın göstergesidir.
Ne ki böylesi hassas bir konuyu anlatırken, deşifre ederken, olanlarla ilgili ifşada bulunurken toplumun sosyolojik ve psikolojik yapısı da daima göz önünde bulundurmalı; toplu bir paranoyayı sonuç verecek anlatım ve davranışlardan uzak durulmalıdır. Mesele bizim dediklerimizin doğrulanması ve onlarla ilgili söylediğimiz olumsuzluklarda haklı çıkmamız değildir. Mesele, vuku bulması muhtemel tehlikelere dikkat çekerek bu tehlikelerin vukuundan önce önlenmesi, bertaraf edilmesidir. Millet ve ümmetin selametinden, kurtuluşundan başka bu mücadelede gaye ve maksat haline getirilecek her düşünce, her eylem bir istikamet kırılması kabul edilmeli, düşünce ve eylemlerimizin merkezinde daima Allah’ın rızası, millet ve ümmetin kurtuluşu bulunmalıdır.
Şu, inkârı kabil olmayan apaçık bir gerçektir ki, bugün FETÖ ile ilgili devletin elinde bulunan bilgi hiçbir ferdin elinde bulunması mümkün olmayan ölçektedir. Devlet elindeki bu bilgileri değerlendirmede ve bu değerlendirmeler doğrultusunda eylem planları hazırlamada asla küçümsenemeyecek mesafeler kat etmekte, hem Türkiye’de hem de dünyanın çeşitli ülkelerinde kök salmış bu örgütün kökünü kurutmak adına sayısız operasyonlar gerçekleştirmektedir. Elbette devlet, devlet aklıyla hareket edecek, bazı hususlarda hamlelerini zamana yayarak kesin sonuç alacağı vakti bekleyecek; bu arada hem yurt içindeki hem de yurt dışındaki konjonktürel dengeleri nazara alacaktır. Yani devlet, her önüne gelenin aklıyla hareket edecek, her önüne gelenin hevesiyle yol haritası çizecek değildir.
Elbette devletin de ana unsusu insandır. İnsanın olduğu her yerde de yanlışlar, eksiklikler vardır. Aydınımıza, düşünürümüze, münevverimize düşen de zaten, bu eksikleri, bu yanlışları gördüğünde ilgili mercileri uyarmak ve alternatif düşünce ve öngörülerle yanlışların giderilmesine katkıda bulunmaktır.
Bizim gibi, neredeyse ömrünün yarım asırlık bölümünü FETÖ içinde geçirmiş insanların, bazı yanlış noktaları, tecrübeye dayalı tespitte bir önceliği olabilir, bu da gayet normaldir. Fakat bu pozisyonu sürekli bir tahakküm aracı gibi kullanmak ve her şeyi sadece ben bilirim havalarına girmek fevkalade yanlıştır hatta sonuçları itibariyle, yani tekelleşmeye götürme riski itibariyle fevkalade tehlikeli bir davranıştır. Bu sözlerimden dolayı kimse alınganlık göstermesin. Kendimi de dahil ederek söylediğim bu sözler benim şahsi düşüncemdir, doğruluğunda ve isabetinde de hiç kuşkum yoktur.