Dinin her bir hükmü hikmetlidir, maksatlıdır, maslahatlıdır. Fakat bu gaye, hikmet ve maslahatlar illet, sebep ve gerekçe konumunda değildir. Dolayısıyla, dini hükümleri asıl sebep ve gerekçeden koparıp sadece fayda, gaye merkezli düşünmek ve öyle de değerlendirmek eksik hatta yanlış bir yaklaşım tarzıdır. Maalesef günümüzde, dini hükümlerin yorumları çoğunluk itibariyle böylesi bir eksik ve yanlış formatta değerlendirmeye tabi tutulmakta, hükümlerin gerçek illeti ve gerekçesi olan Cenab-ı Hakk’ın emir ve yasakları oluşu perdelenmekte ya da ikinci plana itilmekte; bu da bize pek çok hakikati...