Altı Parti’nin bir araya gelerek seçim ittifakı yapmasında, birlikte cumhurbaşkanı adayı belirlemesinde garipsenecek bir durum yok.
Ama iş, altı partinin liderinin de cumhurbaşkanı yardımcısı olmasına, bakanlıkların altı parti arasında bölüşülmesine gelince, orda bir dakika durun ve düşünün.
Kimsenin niyeti öyle, “Demokrasi için istişari yönetim” falan değil. Bunun adı açık açık, devletin, iktidarın imkânlarını altı partiye bölüştürme koalisyonudur.
Altı partinin liderinin de cumhurbaşkanı yardımcısı olması ve bakanlıkların her partinin oy oranına göre bölüştürülmesinin altında yatan neden de ne olursa olsun Erdoğan’ın gönderilmesine dönük husumet ve bunu gerçekleştirmek için her yolun mübah olması anlayışıdır.
Ulufe dağıtır gibi her partiye bakanlık dağıtılması, aslında her partinin tabanını, sağlam tutma kurnazlığından başka bir şey değil. Mesela, Demokrat Parti’ye oy vermeyi düşünen seçmen; Altılı Masa’nın iktidara gelmesi durumunda, en az bir bakanlığı olduğunu bilecek. “Verdiğim oy boşa gitmeyecek. Kapısını çalacağım bir bakanlık var” diyecek.
Her parti için durum böyle.