İstiklal Caddesi’ndeki hain saldırıyı provoke etme anlamına gelecek açıklamalar, “Biz yapmadık” diyen PKK’nın ekmeğine yağ sürerken, teröristlerin ipini elinde tutan uluslararası aktörlerin de hoşuna gidiyor olmalı.
İçişleri Bakanlığı, bombayı koyan kadın teröristin, PKK/PYD tarafından istihbarat elemanı olarak yetiştirildiğini itiraf ettiğini açıklıyor ama birileri buna inanmıyor. Terörist 10 saatte yakalanıyor, birileri tebrik etmek yerine, “Nasıl bu kadar çabuk yakalanır?” sorusuyla bityeniği arıyor. Bir başkası, terörist hastaneye götürülürken, sadece iki polis olduğunu söylüyor. Gerçekte ise her taraf polis kaynıyor. Canı pahasına terörle mücadele edenler itibarsızlaştırmaya çalışılıyor. Eleştirel sınırlar aşılıp, insafsız bir saldırı ve vicdansız yorumlar ön plana çıkıyor.
DEAŞ ve PKK/PYD gibi tüm terör örgütlerinin ipini elinde tutanların, tasmayı ne zaman ve niçin çözdüklerini anlamak her zaman kolay olmayabilir. Ama tasmanın bağlı olduğu ipi kimin tuttuğunu hep bilirsiniz.
İşte o el tam 100 yıldır Türkiye’nin de içinde olduğu coğrafyayı kan gölüne çeviriyor. Kardeşi kardeşe kırdırıyor, her seferinde haritayı yeniden çiziyor.
TERÖR, MEZHEP KAVGALARI, DARBELER
Orta Doğu’daki “esas oğlan” rolünü, İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra İngiltere’den devralan Amerika, petrol ya da stratejik önemi nedeniyle hizaya getirmek/hizada tutmak istediği ülkelerde birkaç metot uyguluyordu: