Bir insanın ha cebinden parasını çalmışsın ha beş lira olan bir ürünü 25 liraya kakalamışsın.
Ne farkı var ki?
Serbest piyasa ekonomisinden falan bahsetmeyin.
Bunun adı resmen serbest kazıklama piyasası. Üstelik öyle böyle değil.
Resmen milletin cebinden, göz göre göre parasını çalıyorlar. Kimsenin kılı kıpırdamıyor.
Gidin bakalım serbest piyasa ekonomisinin babası olan ülkelere. Amerika’ya, İngiltere’ye diğer Avrupa ülkelerine. Milletin ekmeğine göz koyanın gözünü oyarlar. Hele hele, temel gıda maddeleri üzerinde oyun oynamaya yürek ister.
BU HIRSIZLAR BİTMEDEN
ENFLASYON BİTMEZ
Sorun nerde başlıyor?
Üreticide mi, aracılarda mı, perakende satıcılarında mı?
Yoksa hepsinde birden mi? Milletin ekmeğini ortaklaşa mı çalıyorlar?
Elbette her ürünün bir maliyeti var. Bu maliyetin üzerine konulması gereken bir kâr marjı da var. Kimsenin buna itiraz ettiği yok. Fakat kâr marjını; “Kazıklayabildiğin kadar kazıkla” marjına dönüştürenlere de birilerinin söyleyecek bir şeyleri olmalı.
En basitinden bir şişe su (500 ml). Zincir marketlerde fiyatı beş liradan başlıyor. Köşedeki bakkala gidiyorsunuz 8-10 lira. Yol üstündeki bir büfede 15 lira. Restoranlarda 30-40 lira. Bu suyun fabrikadan işyerlerine teslim fiyatı 3 liradan fazla değil. Bu nasıl bir kâr marjı?