Fransızlar masa başında maçı kazanmak istediler. Türkiye'nin
Barış Pınarı Harekâtı'nı gündeme getirip maçı ertelemeye bile
çalıştılar. Basın toplantılarında Şenol Güneş'e ve İrfan Can'a
siyasi sorular sorarak psikolojimizle oynamaya çalıştılar. Türk
seyircilerin Fransa marşını ıslıklamaları halinde maça devam
etmeyeceklerini dile getirdiler. Millilerimiz sahada
yüreklerini ortaya koyarak mücadele etti.
Fransızlara geniş alan vermemek için 'kompakt futbol anlayışı'
içinde mükemmel bir alan savunması yaptık. Topu ayağımıza
aldığımızda panik yapmadık, telaşe girmedik, acele
etmedik. Baskılar yedik, özellikle
Griezmann'ın ve Sissoko'nun şutlarına kalesinde devleşen Mert'le
karşılık verdik. Kanat oyuncularımızın sakatlığı nedeniyle orta
saha oyuncularıyla Fransa'yı durdurup Burak'ın defans arkasına
yapacağı koşularla golü aramaya çalıştık. Baskı altında bu maçı
oynayacağımızı biliyorduk. 59. dakikada Hakan Çalhanoğlu'nun
pasında eğer Burak, topu düzeltip vursaydı golü önce biz
bulacaktık.
Savunmamız hava topunda bir kez pozisyon hatası yaptı, Giroud da
bunu cezalandırıp golü attı.
Şenol hoca, 2003'te Konfederasyon
Kupası'nda Fransa'ya karşı burada Okan'ın
kaçırdığı penaltı ile finale çıkamamıştı.
Bu kez Şenol hoca yürekli davranıp Cenk'i oyuna alarak çift
santrfora döndü ve 'Ben skora itiraz ediyorum,
buradan puan alacağım' dedi. Hakan Çalhanoğlu'nun
arka direğe kestiği topu Kaan Ayhan mükemmel bir kafa vuruşuyla
gole çevirip Stade de France'taki Fransızları susturup bizim
taraftarlarımızın zafer şarkılarını söylemesini sağladı. O sevinç
anlatılmaz ancak yaşanır.
Fransa'ya lider geldik, lider
dönüyoruz. Önümüzdeki 2 maçı da
kazandığımızda 2020'ye lider olarak gideceğiz. Yürekli çocuklara,
yürekli Şenol Güneş'e, maçı bırakmayan, ölümüne mücadele eden
Mert'inden Burak'a kadar hepsinin yüreklerine sağlık.