MİLLİ maçları İstanbul'da oynuyoruz ama önce kâbuslar görüyoruz, son dakikada da mutluluğu yakalıyoruz. Arnavutları da son dakikada geçtik ve bir mucize olmazsa 2020 kapısını ardına kadar araladık. Günler öncesinde Arnavutluk maçını final havasına sokmamız Milli Takım'da baskı yaratmış olacak ki; Milliler telaşlı ve gergin bir oyun sergiledi. Arnavut oyuncular da gerilimi tırmandırmak ve bizimkileri sinirlendirmek için çok çalıştılar. Şenol Hoca, Andorra ile Moldova maçlarının en iyisi olan dikine hücuma çabuk çıkma becerisi olan, çalım kalitesi yüksek İrfan Can Kahveci'yi kulübede oturtunca orta sahada yaratıcılık adına etkili olamadık, hücumda da etkisiz kaldık. Aklından faydalanmamız gereken kaptan Emre'nin üzerine bütün yükü yükledik. Başakşehir'de oynarken Emre'nin yardımcılıklarını İrfan-Mahmut ikilisi yapıyordu. Emre çok baskı yedi hatta darbeler bile aldı. Konya'da Fransa'ya karşı sergilediğimiz kapalı savunma anlayışını Arnavutlar bize karşı uyguladı. Topun ve oyunun hakimiydik hatta coşkulu ve istekliydik ama gol üretmek için organize olamadık. Kanatlardan Zeki dışında çabuk hücum edemeyince Arnavut savunmasını çözemedik. Çok koşup çok çalışmasına rağmen Burak'ın her hücum denemesinde "Topu bana oynayın" demesi anlamsızdı. İrfan girdikten sonra nihayet etkili hücumlar yaptık. İrfan'ın ortasında maç boyu yeterince pozisyon bulamayan ama oyundan asla düşmeyen Cenk Tosun takipçiliği sonucu attığı golle tüm Türkiye'yi mutluluğa boğdu. Lider olarak gideceğimiz Paris'te her türlü provokasyonlara karşı sakin olmalıyız. Öfkeye kapılmamalıyız, gele...