Avrupa Birliği için Türkiye'nin bir lideriyle –Erdoğan ya da
başkası olsun- iş yapıp yapmamak arasındaki tek fark menfaat
siyaseti oldu bugüne dek. Bu yüzden kendi bakış açılarına –hele
bazı insani mevzularda- bir türlü çekemedikleri Erdoğan'ı alaşağı
etmek için yalan veya çarpıtılmış haberleri paketleyip sunmaktan
hiç kaçınmadı medyaları.
Ancak birkaç saat öncesine kadar diktatörlüğünden zalimliğine,
hainliğinden despotluğuna 'halledilmesi' meşru görülen ve hakkında
binlerce yazı yazılan, yorum yapılan bir siyasi lidere birdenbire
büyük bir ihtiyaç başgöstermiş Avrupa medyasında.
Dilerseniz Rusya'nın Sovyetler Birliği toprakları dışında kalan bir
bölgeye ilk kez düzenlediği saldırının arka planında arayın
Avrupa'nın Erdoğan'a acilen ihtiyaç duymasını. Dilerseniz Suriyeli
mültecilerin birliğin sınırlarına dayanmasında. Ya da daha karmaşık
başka konjonktürel siyasetlerde.
Nihayetinde varoluşunu kendi menfaatlerinin gerektirdiği şartlara
göre şekillendirmiş, siyasi ekonomik ve kültürel hegemonyasını
kendi değerlerini tek kıstas kabul ederek oluşturmuş ve gitgide
kendi içine kapanmış bir ülkeler topluluğundan bahsediyoruz.