Sevdiklerim göçünce hep sükut ederim. İnsan sevdiğini kendi mahrem sözcüklerine saklıyor. Ölümü üzerine kamuya açık bir diplomatik dil geliştiremiyor hemen. Bu sebeple de nadiren paylaşabiliyorum samimi hislerimi.
En son Ayşe Şasa hanım göçtüğünde, ki gerek Akif Emre'nin gerekse benim çok sevdiğimiz bir yakınımızdı, hiçbir şey söyleyemedim. Ne arayan gazetecilere, ne söyleşi isteyenlere, ne de ekrana çağıranlara. Hiçbirine tek kelime etmek gelmedi içimden.
Ama bu kez farklı oldu. Akif Emre'nin vefatını öğrendiğim andan beri etrafımdakilere onu anlatıyorum, ondan bahsediyorum, içimi dökmeye ihtiyaç duyuyorum. Buna yol açan, onun Kayseri'den can dostu Dursun Çiçek bey oldu biraz da. Daha yeni İstanbul'da bir araya gelmiştik ve Akif Emre Kayseri'de olduğu için, artık o dönünce birlikte iftar yaparız demiştik.