Kültür ve sanat kelimelerini gençler ile aynı cümlede kurduğum yazılardan kimbilir kaç kitap olurdu şimdiye kadar! Örneğin, gençlerin okumadığından dem vuran iddialı yetişkinlere, “Siz ne okuyorsunuz?” diye sorduğum yazılar. “Okuyoruz” diyenlerin bir kısmı iki aktarım cümlesinden öte herhangi bir paylaşıma, etkileşime giremiyorlar okudukları eserlerle.
Kitap okuyamıyorsanız insan okuyun diye yazdım hep gençlere. Tabii başta kendime ve bütün yetişkinlere. Zira okumak sadece kelimelerle yapılan bir eylem değil. Tabiatı, eşyayı, insan yüzlerini okuyalım. Gökyüzünü, denizi, dağı, taşı..
Ta ki yürüyen kitap, canlı sayfa olalım. Yunus’un tabiriyle “Kur’an okuyan Kendi, Kendi Kur’an içinde” cümlesinin manası olmaya! Zira kâinatın kitabı bizler için henüz açılmamış bir kapak.
***
Gençlerin okumamasından dem vuran ama koskoca bir tevhid kültürünü ve tasavvuf sanatını ıskalayarak yine de medeniyet kurmayı kendi cemaatlerinin veya ideolojilerinin tekelinde gören bir yığın mercii var. Hiçbir icranın, fedakarlığın, emeğin kıymetini takdir edemeden, kültür sanat geleneğimizi güncelleyemeden, yöneticilikle popülerlikle, salon doldurmakla ikbal peşinde koşup duruyorlar.
Şu cemaate destek olduysak, buna da olalım mantığıyla bir tür menfaat çerçevesinin dışına çıkılamayan bir sanat anlayışıyla gönül ihyası mümkün olamadı maalesef. Zira bir toplumun sanat anlayışı sanatçısının kimlerden olduğuyla ölçülemez.