Kimileri elinde pankartla adalet sloganları atarak İstanbul’a yürüyedursun, barışın, merhametin, selametin temsili analar tarlada, bağda, bahçede, evde, mutfakta hayata yürüyorlar hiç durmadan.
Hamburg’da G20 zirvesini protesto eden göstericilerin şiddetini pencereden seyrederken yaprak saran Türk anaları gördüğümde işte bunun için şaşırmadım. Sarmayla sarılan, mayayla yoğrulan, otla etle kavrulan analar ister batıda ister doğuda asırlardır cana, ruha, aşka yürüyorlar. Hepsiyle mayalanmaya devam ediyor içimizdeki Anadolu ruhu. Onların eliyle kıvamını bulan haysiyet vericilik şefkat fedakarlık. Hep tutan maya.
***
Sırtında çocuklarıyla zeytin üzüm toplayan, tütün kıran, helva karan, pekmez yapan, turşu kuran, tohum eken, çapa yapan, tarla sulayan... Analar. Çocuğunu tahsile göndermek için inek dana besleyen... Evlatları uzağa yolladığında bağrına taş basıp hasret damlalarını göğsüne akıtan...
Derken bugünün neo anneleri geldi. Fatma Ana gibi, Hatçe Ana, Semra Ana gibi saçını süpürge eden, sofra kuran, ekmek yapan, çocuk torun torba yetiştiren kadınların yerini müşteri temsilciliğine ara verip doğum iznine ayrılan kariyerist anneler aldı.
Rıza yerine ego besleyen, hamur açmak yerine kişisel blog açıp çocuk yetiştirme yöntemlerini anlatan, instagramda çocuğunun resmini paylaşan... Ne de olsa büyük azizin dediği gibi: “Cumhuriyet anaların kahvede pinekleyen erkeklerden intikam aldıkları rejim!”