Kesintisiz zikir gibi şehitlerimiz yüz yıllardır Anadolu’da. Sevenler yurdu burası. Kanı göğüslerine dökerken neye şahit olduklarının şuuruyla can veriyorlar kadavra muamelesi yaptığımız uzuvlarımıza. Bir başka deyişle mahkum olanların nefs-i emmare medeniyetine.
Sevemeyenler ise benliği / nefsi yıkacaklarına pazarları, mabetleri, kumsalları, masum bedenleri patlatıyorlar. Mermiyle, salkım bombasıyla, insansız hava araçlarıyla, F 16’larla katledilemeyen gerçek; yine kendini feda edenlerin sırrında gizli.
Bitimsiz bir aşk taarruzudur bu. Canlı bombaların yok edemediği.
Kanlı kansız kıyımların zalimi nefsimiz evet sahte zaferlerle sarhoş. Onu katlettiğimiz, terbiye ettiğimiz, teslim aldığımız ölçüde aşk erleri çoğalıyor, onların canlı şahitlikleriyle çalınıyor durgun suyumuza maya.
Anadolu irfanı dediğimiz bu sırrın mayası kamil insanın aleme yansıyan yüzüdür diyorum her seferinde bir başka cümleyle. Resulullah veçhesinden seyrettiğimiz bütün alemlerdir o yüzde görünen. Kendi; alem olmuş mânâsıdır.
Bugünün şehitlerini anmanın en sahih yolu, nefsini hesaba çekip teslim almışların, ölmeden önce ölmüşlerin yani evliyaullahın, hak erenlerin, vahdet ehlinin, Allah dostlarının, ne derseniz deyin, İnsan-ı hakiki’nin aşk şahitliğini anlamamızla gerçek değerini bulacak. Dökülen kanın can oluşundaki sır, külli mânâsını haiz olacak.