Gece, senin içinde gurbet. Garib bülbüllerin vakti. Gökyüzünde
yalnız gezen yıldızların vakti. En yaşlı anılar iki kelimeye
sığacak hale geliyor, tek emir kipiyle çıkıp gidiyorlar
anlamlarından.
Söylenmemiş bir söz kalıyor geceleyin senden geriye. En unutulmaz
aşklar gözlerinden bir damla yaş gibi süzülüp gidiyor.
Geçmişi bugüne getiriyor gece. Başlangıçlarla sonları birbirine
bağlayan, bütün düğümleri uçsuz bırakan gece. Onunla örtüyor,
örtünüyorsun ta derinlerde.
Geceleyin batmayan bir dolunaya tutulmuşsun. Karanlıkta göremeyen
gözlere inat, renkli gölgelere rastlamış gibi bir mucizenin
içindesin. Her şey mümkün.
Aşıklar yorgan altında güzelleşirken üşüyen çıplak ayakların
niyazında uzuyor senin gecen. Bir kiraz çekirdeği gibi döne döne
diplere yuvarlanıyor amelin.
Özlemini duyduğun kavuşma için umulmadık diyarlarda bilmediğin bir
dilde aslını arıyorsun. Yastıklarını ıslatan dualarıyla bir rüyadan
diğerine kendini seyredip duruyor kimileri de. Sen uyanıksın.
Yorulmuyor gönlün sevmekten. Kesilmeden nefesin, insanlığın bütün
nefeslerini içine alıyormuş gibi çoğalıyorsun. Bir insanda her
insan. Her insanda bütün insanlar.